Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Tarih:

Türkiye FATF’nin Gri Listesinden Nasıl Çıkar: Politik ve İdari Çözüm Reçetesi: Bölüm 1

Diğer Başlıklar

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

ÖZET

Türkiye, kara para aklama ve terörizmin finansmanı konularında uluslararası standartları koyan, bu standartların yeterli ve gerekli oranda uygulanıp uygulanmadığı konusunda üye ülkeleri denetleyen Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force, FATF) tarafından 21 Ekim 2021 tarihinde yapılan FATF Genel Kurulu’nda yayınlanan rapor ve alınan karar ile, kara paranın aklanması ve terörizmim finansmanıyla mücadele için yeterince gayret göstermediği gerekçesi ile “Sıkılaştırılmış Takip Süreci”ne, popüler olarak bilinen adıyla “gri liste” içerisine alınmıştır. İki bölüm halinde yayınlanan bu makalede; FATF, Türkiye’ye neden ve nasıl yaptırım uygulamaktadır, Türkiye “gri liste”den çıkmak için neler yapmalıdır konuları analiz edilmekte, asıl olarak Türkiye’nin “gri liste”den nasıl çıkabileceği konusunda çözüm odaklı bir politik ve idari reçete sunulmaya çalışılmaktadır.

Giriş

Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force, FATF), Türkiye üzerine olan dördüncü “Tur Karşılıklı Değerlendirme” süreci kapsamında hazırladığı raporu 21 Ekim 2021 tarihinde yapılan FATF Genel Kurulu’nda açıklamıştır. Bu raporda alınan karar ile Türkiye, kara paranın aklanması ve terörizmim finansmanıyla yeterli ve etkin şekilde mücadele etmediği gerekçe gösterilerek “Sıkılaştırılmış Takip Süreci”ne, popüler ismi ile “gri liste” kapsamına alınmıştır. Bu makalenin birinci bölümünde, FATF’nin ne olduğu, neden kurulduğu, nasıl çalıştığı, üye ülkeler ile karşılıklı değerlendirme ve denetim ilişkisinin nasıl olduğu konularına kısaca değineceğim. Daha sonra da FATF’nin 2021 yılında Türkiye üzerine yaptığı değerlendirme ve denetim süreci sonrası aldığı kararları, Türkiye’den taleplerini, Türkiye’nin 2021 değerlendirmesi sonrası neden ve nasıl “gri liste”ye düştüğünü özet olarak analiz edeceğim.

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Nedir: Neden ve Nasıl Yaptırım Uygular?

Mali Eylem Görev Gücü (FATF), 1989 yılında G-7 ülkeleri olan Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya ve Kanada’nın bakanları ile Avrupa Topluluğu Komisyon Başkanı tarafından, Fransa’nın başkanlığı altında kurulmuş, hükümetler arası bir kuruluştur.

FATF’in amacı, uluslararası finansal sistemin bütünlüğüne karşı tehdit oluşturan kara para aklama (KA) ve terörizmin finansmanı (TF), kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı ve ilgili bütün tehditlerle mücadele için ihtiyaç duyulan yasal, düzenleyici ve operasyonel tedbirlerin etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır. Bu doğrultuda FATF; KA/TF ile mücadelede uluslararası standartları belirlemekte, bu amaca matuf getirilen yasal, düzenleyici ve operasyonel tedbirlerin ne ölçüde uygulandığını tespit etmek için ülkeleri belli periyotlarla değerlendirmeye tabi tutmaktadır. Değerlendirme neticesinde KA/TF ile mücadele sisteminde eksiklikleri bulunduğunun tespit edilmesi halinde ise bu eksiklikleri gidermesi için ülkeleri belirli sürelerle izlemekte, bu sürelerin sonunda gerekli iyileştirmelerin yapılmaması hâlinde ise ülkelere çeşitli yaptırımlarda bulunmaktadır.

FATF’in hâlihazırda 35 ülke ve 2 uluslararası organizasyon olmak üzere toplam 37 üyesi bulunmakta olup, FATF benzeri olan ve FATF standartlarına uymayı taahhüt eden dünya çapındaki bölgesel oluşumlara üye olan ülkelerle birlikte FATF’e tabi ülke sayısı 190’ın üzerine çıkmaktadır.

FATF Üyeleri: Arjantin, Avustralya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Kanada, Çin, Danimarka, Avrupa Komisyonu, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Körfez İşbirliği Konseyi, Hong Kong, İzlanda, Hindistan, İrlanda, İtalya, Japonya, Kore Cumhuriyeti, Lüksemburg, Malezya, Meksika, Hollanda Krallığı, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, Rusya Federasyonu, Singapur, Güney Afrika, İspanya, İsveç, İsviçre, TÜRKİYE, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri (ABD).

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ve Türkiye İlişkisi

Türkiye, 1991 yılından bu yana FATF’in üyesi olup, üyelik şartı olan FATF standartlarına uyum taahhüdü Türkiye Cumhuriyeti adına Maliye Bakanı tarafından verilmiştir. FATF nezdindeki ilişkilerin ulusal seviyede koordinasyonundan ve yürütülmesinden Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) sorumludur.

Türkiye bugüne kadar başlangıç tarihleri 1994, 1998 ve 2006 yılları olan üç FATF değerlendirmesinden geçmiştir.

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Standartları

FATF standartları esas itibariyle, etkili bir kara para aklama (KA) ve terörizmin finansmanı (TF) ile mücadele sisteminde bulunması gereken yasal, düzenleyici ve operasyonel özellikleri düzenleyen/içeren 40 “Tavsiye” “(Recommendations)” ve 11 “Kısa Vadeli Çıktı’dan” (Immediate Outcome – IO) oluşmaktadır. İlk kez 1990 yılında oluşturulan FATF Standartları, 1996, 2001 yıllarındaki değişikliklerin ardından son olarak 2012 yılında yeniden gözden geçirilerek güncellenmiştir.

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Ülke Değerlendirmeleri

Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF’nin) kara para aklama (KA), terörizmin finansmanı (TF) ve kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı ile mücadelede standartları belirlemenin yanı sıra üstlendiği bir diğer önemli fonksiyon da üye ülkelerin bu standartları ne ölçüde hayata geçirdiğini belirli aralıklarla “Karşılıklı Değerlendirme (Mutual Evaluation – ME)” ve “İzleme (Follow-Up)” faaliyetleri vasıtasıyla değerlendirmesidir. Bu şekilde FATF, ülkelerin standartların gerektirdiği uygulamaları gerçekleştirmelerini teşvik ederek, finansal sistemin bütünlüğüne olan tehditlere karşı bütüncül bir mücadele gösterme imkânı elde etmektedir.

Üye ülkeleri bugüne kadar üç kez değerlendirmeye tabi tutan FATF, 2012 yılında standartlarını yenilemesinin takiben 2013 yılında başlayan 4’üncü tur değerlendirmelerini sürdürmektedir.

Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF’nin) 2021 Türkiye Değerlendirmesi

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) 4’üncü Tur Karşılıklı Değerlendirme süreci kapsamında Aralık 2019’da Türkiye’ye yönelik raporunu yayınlamış (Mutual Evaluation Report – MER 2019) ve kısa vadeli hedefler çerçevesinde elde edilen sonuçlar nedeniyle Uluslararası İşbirliği İzleme Grubu (ICRG) inceleme havuzuna alınmıştır. Eylül 2021 tarihine kadar değerlendirme raporunda belirtilen hususlara ilişkin ülke katkıları beklenmiş; nihayetinde 21 Ekim’de gerçekleştirilen FATF genel kurulunda International Co-operation Review Group tarafından Post Observation Period Report of Turkey raporunun yayınlanmasıyla Türkiye, kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanıyla yeterince mücadele etmediği gerekçesiyle Sıkılaştırılmış Takip Sürecine (Jurisdictions under Increased Monitoring) alınmış; yani bilenen adıyla “gri listeye” girmiştir.

Bu süreçte Türkiye, yılda 3 kez FATF sekretaryasına değerlendirme sunacak olup Eylül 2022’den Mayıs 2023’e kadar 19 başlıkta raporlama yapması iktiza etmekte; süreç içerisinde belirlenen alanlarda beklenen ilerlemenin sağlanması durumunda sıkılaştırılmış takip sürecinden (gri listeden) çıkması gerekmektedir.

İlerleme sağlanması talep edilen bazı başlıklar şu şekildedir;

  • Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığında finansal istihbarat birimi olmaktan kaynaklı araştırmaların yapılabilmesini teminen yeterli sayıda personel görevlendirilmesi gerekmektedir.
  • Hawala sistemi başta olmak üzere kayıt dışı para ve diğer transfer hizmet sağlayıcıları ile ilgili olarak kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele kapsamındaki ihlaller için caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır.
  • Kolluk birimleri arasındaki iş birliği ve bilgi paylaşımı artırılmalıdır.
  • Kara paranın aklanması ve terörizm finansmanıyla mücadele konusunda öncül suçlar da dâhil olmak üzere hedef odaklı stratejiler belirlenmeli ve bu konudaki el koyma ve müsadere kararları sayıları artırılmalıdır.
  • Kara paranın aklanması ve terörizm finansmanıyla mücadelede görevli kolluk birimleri, hâkimler, savcılar ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) için ölçülebilir performans hedef ve kriterleri belirlenmelidir.
  • Kara paranın aklanması ve terörizm finansmanı ile öncül suçlarda el koyma ve müsadere kararlarının takip edilebilir ve istatistiklerinin elde edilebilir olması gerekmektedir.
  • Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen terör örgütleri ile mücadelede öncelik sağlamak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1373 sayılı Kararı uyarınca ülke inisiyatifi ile ulusal seviyede malvarlığı dondurması gerçekleştirmek, diğer devletlerden gelen malvarlığı dondurma taleplerini dikkate almak.
  • Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1373 sayılı Kararı uyarınca ülke inisiyatifi ile ulusal seviyede belirlenen örgütler kapsamında yabancı devletlerden taleplerde bulunmak.

Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) Türkiye Kararı: Değerlendirme ve Yapılması Gerekenler

Türkiye neden ve nasıl gri listeye alındı konusunda kişisel bir analiz yapınca, öncelikle birkaç önemli değerlendirmeyi kamuoyunun ve yetkililerin takdirine sunmak isterim. Birincisi, Türkiye’nin FATF değerlendirme sürecinde üstün gayret gösterdiği, konunun ilgilisi kurum ve kuruluşlar tarafından çok büyük çaba sarf edildiği gözlenmektedir. Ancak, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişi sonrasında karar alma süreçlerindeki ciddi değişimler, yeni sistemin anlaşılması ve uygulanması konusundaki aksaklıklar, yeni sistemin oturması sürecindeki belirsizlikler Türkiye’deki siyasi ve bürokratik yapıların FATF’nin karşılıklı değerlendirme sürecine yeterince hazırlanıp gerekli kurumsal kapasite ve operasyonel yetkinlikle cevap veremediğini göstermektedir. İkincisi, ilgili kurumlar incelenince, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrasında karar alma süreçlerinde yaşanan tıkanıklık nedeniyle bazı konularda bürokratların karar almakta çekingen kaldıkları, tek başlarına karar alamadıkları için konunun Cumhurbaşkanlığı tarafından karar alınarak belirlenmesi gerektiğini değerlendirip gerektiği şekilde inisiyatif alamadıkları görülmüştür. Nihayetinde, üçüncü olarak, alınması gereken bazı kararlar alınamamış, bazı alanlarda ise siyasilerin görüşlerinin ne olacağı bilinemediği ve belirli bir politika belirlenemediği için FATF’den alınan notlar düşük seviyede kalmıştır.

Bununla birlikte, vurgulanması gereken dördüncü bir husus da FATF’nin Türkiye’yi gri listeye almasını her şeyden önce siyasi bir karar olarak yorumlamak gerekmektedir. Çünkü ülkenin finansal sistemi ile kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele konusunda Pakistan, Suriye, Arnavutluk, Myanmar, Yemen, Güney Sudan, Uganda, Senegal, Burkina Faso, Zimbabve, Nikaragua, Filipinler, Kamboçya, Haiti, Cayman Adaları ve Barbados ile aynı kefeye konmaktadır. Global Demokrasi zirvesine Türkiye’nin çağrılmadığı da göz önünde bulundurulduğunda alınan kararların siyasi bir yönü olduğu tartışmasız bir gerçektir.

Son olarak, asıl odaklanmamız gereken nokta ise, Türkiye’nin tüm bu eksikler, aksaklıklar ve siyasi boyutlara rağmen kara para aklama ve terörizmin finansmanı konularında FATF’nin talep edilen standartlarını yeniden yakalaması hem teknik hem de etkin/etkili devlet ve yetkin bir kamu politikası kapasitesi konusu olarak kabul edilmelidir. Türkiye, çeşitli mazeretlere sığınmadan, bu süreci politik arenada siyasi aktörlerce eleştirme hakkını saklı tutarak, hızlı bir şekilde kendi devlet geleneği, hukuk/demokrasi deneyimi ve kurumsal kapasitesine yakışır bir şekilde FATF’nin gri listesinden çıkmak için gerekli adımları atmalıdır. Bu konuda hem seçilmiş siyasetçilere hem atanmış idari kadrolara hem de yargı kurumlarına önemli görevler ve ödevler düşmektedir. Yazının ikinci bölümünde, FATF talepleri doğrultusunda Türkiye’nin önümüzdeki süreçte gri listeden hızla çıkması için gerekli kamu politikası uygulamaları ve çözüm önerilerini daha detaylı olarak ele alacağım.

Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun