Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Tarih:

Türkiye’deki Kripto Para Borsaları ve THODEX Dolandırıcılığı

Diğer Başlıklar

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

ÖZET

Dünyada kripto para borsalarında önemli çöküşler ve gerilemeler yaşanıyor. Kripto para alanında kurumsal ün yapmış çeşitli şirketlerin de hızla batışa doğru gittiği bir sürece tanık oluyoruz. Kripto para ve kripto para borsalarının çalışma süreçleri, kripto para borsalarının dayandığı blok zincir sisteminin olumlu ve olumsuz olabilecek yönleri veya kripto para yatırım mekanizmasının işleyiş sistematiğindeki bazı açık noktalar üzerine çeşitli yazılar ve araştırmalar çokça yayınlandı. Bu konularda teknik yeni bir yazı yazmak bu makalenin amacı değildir.  Ancak, bu yazıda geçmişte kripto para piyasalarında pek çok şirketlerin kurulduğu ve tamamen dolandırıcılık amacı ile faaliyet gösterdiklerini okuyucuya hatırlattıktan sonra asıl olarak Türkiye’de bu alanda en önemli dolandırıcılık vakalarından birisi durumuna gelen THODEX dolandırıcılığının nasıl yapıldığını analiz edeceğim. THODEX dolandırıcılığı nasıl gerçekleşti? Bu durum öngörülebilir miydi? Devletin bu gibi borsalar ile ilgili yaptığı bir düzenleme ve kurduğu bir yatırımcıyı koruma mekanizması bulunmakta mıdır? Borsa kurucusunun yurt dışına çıkarken götürdüğü kripto paralar geri alınabilir mi? O kripto paraların izi sürülebilir mi? THODEX dolandırıcılığı nasıl gerçekleşti ve ne gibi dersler çıkarılması gerekiyor? Bütün bunların cevabını bu makalede vermeye çalışacağım. 

 Türkiye’deki Kripto Para Borsaları ve THODEX Dolandırıcılığı

Giriş

Kripto para yatırımı Türkiye’de oldukça popüler hale geldi ve pek çok yatırımcının yüksek kar beklentileri ile yöneldiği yatırım araçlarından birisi oldu. Kripto para borsaları dünyada da Türkiye’de de bazı örneklerde ciddi mağduriyetlere ve/veya dolandırıcılıklara da neden oldu. Bu durumun nedenleri arasında hem kripto para sisteminin teknik zaafları hem de kötü niyetli kripto para borsası kurucularının/yönlendiricilerinin başvurabildikleri dolandırıcılık yöntemleri sayılabilir. Bu çerçeveye siyasi ve idari zafiyetlerden yararlanma da eklenirse kripto para borsasında büyük bir dolandırıcılığa daha güçlü imkân verilebilir. Türkiye’de THODEX kripto para borsası dolandırıcılığı hem kurucusunun kaçış süreci hem aşama aşama bu borsanın nasıl kurulup kendince yatırımcıların gözünde meşruiyetler kazanabildiği hem yurtdışı bağlantıları hem kurucularının çeşitli siyasi temasları hem de şirketin siyasiler ve ünlülerin de dahil olduğu imajlarla süslü büyük reklam kampanyaları ve algı yönetimi ile çok önemli ve detaylı incelenmesi gereken bir olaydır. Bu incelemeden korkusuzca çıkarılacak dersler hem kripto para mekanizmalarındaki teknik açıklar hem kötü niyetli kripto para borsası kurucularının taktikleri hem de kripto para piyasalarına yönelik kamu politikaları ve idari düzenlemelerin daha doğru yapılmasına ciddi katkı verecektir. Bu makalenin nihai amacı da budur.

Türkiye’de kripto para borsalarından THODEX’in karıştığı dolandırıcılık olayı büyük bir gündem oluşturdu ve halen de tartışılmaya devam ediyor. Türkiye’de kurulan THODEX kripto para borsasının kurucusu, Faruk Fatih Özer, kullanıcılarını mağdur etme pahasına işlem gören kripto paralar ile yurt dışına kaçtı. Ağustos 2022’de kaçak olarak yaşadığı Arnavutluk’ta İnterpol’ün bir operasyonu ile yakalandı. Türkiye’deki THODEX kripto para dolandırıcılığını hem teknik hem süreçsel hem de bütünsel çerçevesi ile önümüzdeki bölümlerde ele almaya çalışacağım.

Türkiye’de Kripto Para Borsaları Nasıl Gelişti? Bu Borsalar Neden ve Nasıl Çöker?

Türkiye’de yüksek enflasyon ve ekonomik durgunluk nedeniyle birçok insan elindeki yatırımı korumak veya kazanç elde etmek için farklı yatırım araçlarına yöneldi. Aralık 2019’da borsadaki Türk yatırımcı sayısı 1,2 milyondan 2,5 milyon seviyesine çıkarak rekor kırdı. Fakat borsalarda umduğunu bulamayan pek çok yatırımcı özellikle 2020’de başlayan bitcoin rallisinden kazanç elde etmek için kripto paraya yöneldi. 2021 senesine gelindiğinde Türkiye Avrupa’da en çok kripto para yatırımı yapan ülke konumuna yükselirken, dünyada ise 4. sırada yer aldı. 2022 yılında geldiğimizde Türkiye kripto para yatırımında dünyada 1. sırada sayılmaya başlandı.

Kripto paralara olan bu talep Türkiye’de birçok kripto para borsasının kurulması ile sonuçlandı. Borsalar genel olarak iki yoldan kazanç elde edebilirler. Birincisi alıcı ve satıcı arasında köprü kurduklarında her yapılan işlemden küçük oranda bir komisyon alırlar. En büyük getiri kaynakları elde edilen bu komisyondur. İkinci kazanç yöntemi ise yeni coinler üzerinden olur. Yeni kripto para daha erişilebilir olmak ve işlem hacmini artırmak için daha çok borsada işlem görmek ister. Bunun için de popüler borsalarda kripto paralarının listelenmesi karşılığında belirli bir promosyonu kripto borsalarına bırakılır. Örneğin bir X coini Türkiye’deki A borsasında listelenmek isterse, X coin yaratıcıları/yöneticileri A borsasına belirli bir miktar coini ücretsiz olarak verir. Bu şekilde X coin A borsasında listelenir ve işlem hacmi de artar. Ayrıca, X coin yaratıcıları/yöneticileri işlem hacmini artırmak için bazı yarışmalar düzenleyebilir. ‘X coinde 1 ay içerisinde en fazla işlem gerçekleştiren 3 kişiye belirli bir miktarda X coin bedelsiz verilecektir’ gibi. Bu gibi yarışmalarda da kazanan yine borsadır. Hem işlemlerden para kazanacak hem de cebinden ekstra para çıkmayacaktır. Hal böyleyken kripto borsalarının zarar etmemesi gerekir. Gayet kârlı bir yöntem gibi görünmesine karşın, kripto borsalarının da kendine has riskleri bulunur.

Kripto borsaları herhangi bir kanun ile lisans almadıkları için, (isteseler de alamazlar, çünkü kripto para borsaları ile ilgili lisanslama çalışması henüz yok) bankalar gibi varlıklarına sigorta vs. yaptıramazlar. Ağlarına yetkisiz erişildiğinde (hacklendiklerinde) ise borsa kaybettiği parayı, elde ettiği kârdan karşılayarak güvenilirliğinin zedelenmemesine gayret eder. Fakat yetkisiz erişim sonrasında oluşan kayıp borsa tarafından karşılanamayacak durumda ise, o borsa artık işleyemez duruma gelir.

Yetkisiz erişim sonrası para kaybı yaşandığında, borsa sahipleri paniğe kapılıp ellerindeki yatırımcı coinleri ile kendi işlemlerini yapmaya ve kâr ederek coinleri yerine koymaya çalışabilir. Yapılması imkânsız olmasa da kolay da değildir ve çok risklidir. Yükselen bir borsada herkes kazandığı için yatırımcılardan çok daha fazlasını kazanmanız gerekeceğinden, genellikle de bu uğraş ters teper.

Bu durum yatırımcılardan belirli bir süre saklanabilir. Başkasının coinleri ile borsadan çekilenler bir süre karşılanabilir. Ama bunun takibi oldukça zordur. Borsada tek bir para birimi olmadığından, klasik ponzi şemalarından daha kısa ömürlü olacaktır. Bunun sebebini biraz açalım. Öncelikle klasik ponzi şemalarında (örneğin Çiftlik Bank) kişilerin çok kârlı bir yatırım için finansör olmaları karşılığında yüksek faiz getirisi taahhüdüyle mevduat şeklinde para toplanır. Ama aslında ortada bir yatırım yoktur. Ponzi şeması gereği yatırımcılara faiz belirtilen aralıklarla (Çiftlik Bank için bu 1 aydı), sisteme yeni giren yatırımcıların yatırdığı sıcak para ile ödenir. Bu sistem, her ödeme dönemindeki üye sayısı bir önceki dönemden az olmamak kaydıyla uzun süre sürdürülebilir. Fakat yeni kullanıcı girişi azalmaya başladığında, yani sistem doyuma ulaştığında, ponzi şeması çöker.

THODEX Borsası Nasıl Çöktü? Dolandırıcılık Serüveni Nasıl Gelişti?

30’un üzerinde coinin bulunduğu THODEX borsası örneğinde ise durum; örneğin, BTC yatırmış bir yatırımcı parasını BTC olarak çekmek isteyecekken, ETH yatıran biri de hesabında ETH görmek isteyecektir. BTC’yi satıp borsadan XRP gibi bir coin satın alındığında, kaydın XRP olarak tutulması gerek. Yeterince ETH bulunmayan bir borsada ETH satın almak isteyen kişinin bu talebinin yerine getirilmesi içinse BTC satılıp ETH alınması gerekir. Bu da her bir bireyin hesabının ayrı takip edilmesi anlamına geldiğinden iş yükü altından kalkılamayacak bir boyuta ulaşır. Basında çıkan haberlere göre THODEX’in kullanıcı sayısının 300.000 üzerinde olduğu düşünüldüğünde, modelin işletilmesinin ne kadar zor olduğu açıktır.

Ama yatırımcıların hepsi çekim işlemini TL ile yapacak olsaydı, sistem daha uzun süre sürdürülebilirdi. Fakat, yatırımcılardan bazıları BTC veya XRP çekmek istediğinde, bu sefer yukarıda anlatılan durum meydana geliyor ve hesapların hepsi karışıyor.

Bu sebepledir ki piyasalara giriş azaldığı zaman sistem geri döndürülemez şekilde çöker. THODEX hadisesinde aslında yaşanan tam da budur.

Tabi burada unutulmaması gereken bir diğer husus da kara para aklamak veya Türkiye’deki birkaç milyon lirasını yurt dışına, MASAK kayıtlarına takılmadan çıkartmak için kripto paralar çok kullanılan bir yöntemdir. Haliyle büyük işlemler, TL olarak sistemden çekilmez. Onun yerine THODEX’den para hangi ülkeye aktarılacaksa oradaki bir borsaya veya soğuk cüzdan dediğimiz USB şeklindeki cihazlara aktarılarak kripto para çıkışı olur. Kripto parayı bu şekilde bir USB disk ile yanınızda istediğiniz ülkeye götürebilirsiniz. Yani THODEX’in çöküşünü hızlandıran olay yerli küçük yatırımcının parasını çekmesi değil, büyük kara paranın kripto olarak borsadan çıkışıdır.

THODEX’deki çöküşün başlaması ise borsaya yetkisiz erişim sonucu kaybettiği 25 milyon TL civarında olduğu tahmin edilen coinler ile başladı.  Faruk Fatih Özer, 22 Nisan 2021’de şirket Twitter hesabından yaptığı paylaşımda 2018 senesinde bir siber saldırı sonrasında 25 milyon TL tutarında bir zarar ettiğini belirtiyor. Borsa bu coinleri yerine koyacak gücü bulamazken, yatırımcılara bunu söylemek yerine ponzi şemalarında olduğu gibi ünlü isimleri reklam kampanyasında oynatarak, çekilişler yarışmalar düzenleyerek yeni yatırımcı çekme, onların parası ile de çalınan coinleri amorti etme yolunu denemeyi seçti. Fakat gelen yatırımcı hızı kaybolan bu coinleri yerine koymaya yetecek kadar değildi. THODEX’in yatırımcısından çok kazanıp kaybettiği parayı yerine koyma yolunu deneyip denemediğini henüz bilmiyoruz, ama denemiş olması da muhtemeldir.

THODEX isimli şirket, kripto paraların ilk büyük çıkış yaptığı 2017 senesinde Koineks adında kurulan şirketin devamı niteliğindedir.

Koineks ise, 100.000 TL’si peşin olmak üzere 400.000 TL sermaye ile I Tower İstanbul’da tek hissedar olan Faruk Fatih Özer tarafından kuruluyor. 2017 yılı Ağustos ayında şirketin internet sitesi de oluşturuluyor. 13 Şubat 2019 tarihinde şirket adresi bir plazadan Kadıköy’deki bir apartman dairesine geçici olarak taşınıyor. 26 Şubat 2019 tarihinde ise şimdiki mevcut adresi de olan Göztepe’de bulunan Nida Kule’ye taşınıyor.

Şirketin e-vergi levhası incelendiğinde ise 2018 ve 2019 yıllarında herhangi bir kâr göstermediği ve vergi borcu oluşmadığı anlaşılıyor. Şirketin alım satım komisyonlarından elde ettiği kârları nasıl sıfır gösterdiği tabi vergi müfettişlerince incelenmesi gereken bir konu.

 

Koineks 2017 yılında kurulduğunda daha marka tescil başvurusu bulunmamaktaydı. 11 Ekim 2017 yılında marka tescil başvurusu Nebi Yener tarafından Nuri Okutan’ın vekilliği ile yapılıyor. Fakat şirketin güncel logosu ile başvuru yapılmıyor o tarihte. Şirketin web.archive.org sitesinde bulunan en eski tarihli kaydı olan 22 Kasım 2017 tarihli kayıttan, şirketin logosunun kullanılarak faal olduğu anlaşılıyor.

 

Daha sonra Faruk Fatih Özer Mart 2018 tarihinde şirketin logosu ile tescil başvurusunu yapıyor. Firmanın logosu ile tescili alıyor.

Şirkete 2018 yılında yetkisiz erişildiyse, daha 1 yıllık bir firmanın bu zararı karşılaması pek mümkün değil. Şirketin 100.000 TL gibi az miktardaki bir ana sermaye ile kurulması, bankalar için sermaye rasyosu zorunluluğu olmasına rağmen, kripto borsalarında benzer bir zorunluluk bulunmaması, bu gibi kurumların lisanslanmasının ve kripto borsalarını düzenlemenin gerekliliğini bir kere daha gözler önüne seriyor. Haklarında düzenlemeler bulunan bankaların internet ağlarına da yetkisiz erişilebiliyorlar veya bazı işlemlerden zarar edebiliyorlar. Bu durumda bankalar kendi öz sermayesinden bu açığı kapatabilme imkanına sahip olduğundan, son kullanıcı olarak bizler bu gibi yetkisiz erişimlerden etkilenmeyiz. Fakat kripto borsalarında böyle bir şart olmadığı için hemen hemen herkes çok küçük bir sermaye ile milyon dolarlık işlem hacmi olan bir borsa kurup işletebiliyor.

Koineks içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak için yeni bir makyaj ile ayağa kalkmaya çalışıyor ve şirketin yeni yüzünün THODEX olması kararlaştırılıyor.

Kurulan yeni şirket, marka tesciline 12 Şubat 2019 yılında başvuruyor.

 

Şirketin internet adresi ise 2019 Ocak ayında kuruluyor.

2019 yılı Ekim ayında ise Koineks Teknoloji A.Ş. üzerinden şirketin yeni logosu ile marka tesciline başvuruluyor ve 25 Şubat 2020’de yeni logo ile Thodex.com Koineks üzerine marka tescil ediliyor.

Şirketin artık THODEX ismi ile tekrar faaliyete geçmesi için önünde herhangi bir engel kalmamış oluyor. Tek ihtiyaçları olan sarsılan güveni yeniden kazanabilmek için iyi bir reklam.

Şirket 2020 yılının başında Amerika’dan Para Hizmeti İşi Lisansı’nı (MSB-Money Services Business- MSB) almaya karar veriyor. Peki nedir bu lisans?

Para Hizmeti İşi Lisansı sahibi, bir döviz satıcısı veya takasçısı; bir çek kasası, seyahat çeki, banka havalesi veya diğer saklanan değerlerin düzenleyicisi veya satıcısıdır.

MBS Lisansı alındıktan sonra ABD’de birçok nakdî işlem gerçekleştirilebilir. Çalışmak istenen her eyalet için ayrı bir lisansa ihtiyaç duyulur. Her eyalet için farklılıklar olmasına rağmen bazı ortak koşullar da bulunur. Bunlar:

  • İyi bir itibar sertifikası,
  • Minimum net değer gereksinimi,
  • Net değer beyanı.

Bu ortak bileşenler yanında, işletmenin varlıkları, ticari nakit akışı ve borçları hakkında ayrıntılar dahil olmak üzere, kuruluşun mali tablolarını sunması gerekir. Bazı eyaletler, özel varlıklar ve borçlar hakkında da bilgi ister. Lisansı alabilmek için, bir de her hissedar ve işle ilgili kontrol sahibi kişilerin varlıkları, yükümlülükleri, net değerleri ve diğer ticari çıkarları dahil bilgiler sunulmalıdır.

Başvurularda başvuru ücretiyle birlikte, aranan bir diğer belge geçmiş araştırmasıdır. Geçmiş araştırması hem adli hem de hukuki kayıtları içermelidir. Para aktarımlarını müşteriler adına idare edebilmek için güvenilir biri olduğunuz ispatlanmalıdır. Başvurular ABD’deki iş adresi, işletme sahibinin adı, sosyal güvenlik numarası, vergi kimlik numarası, detaylı iş planı gibi bilgi ve belgeleri de içermelidir. Açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, lisans alınan her eyalet için ayrı ayrı şartları sağlamış olmak gerekir. Örneğin, Montana ve Güney Carolina dışındaki her eyalette, lisans almadan önce karşılamanız gereken belirli şartlar vardır. Şartların en ağır olduğu Kentucky’de asgari net varlık olarak 500.000 dolar ve kefalet olarak da bir 500.000 dolar isteniyor. Delaware eyaletinde ise kefaletin 25.000 dolar net varlığın ise 100.000 dolar olması bekleniyor. Eyaletlerin bir kısmının gereksinimlerini aşağıda görebilirsiniz:

THODEX, İstanbul’da olduğundan normalde bu lisansa başvuramaz. Fakat şirket uyanıklıkla önce vergi oranlarının düşük ve şirket açmanın diğer eyaletlere göre daha kolay olduğu Delaware’de bir şirket kuruyor. Platinum Filings LLC adında sanal ofis şirketleri kuran bir şirketin yardımı ile Thodex Inc. adıyla (55 E. Loockerman St, Suite 120 Dover DELAWARE Zip: 19901) 22 Mayıs 2018’de oldukça küçük bir sermaye ile faal hale geliyor.

MSB lisansı alması oldukça şüpheli olan şirket, Arizona, Arkansas, California, Colorado, Indiana, Kentucky, Massachusetts, Michigan, Mississippi, Missouri, Montana, North Dakota, Pennsylvania, Utah, Virginia, Wisconsin, Wyoming eyaletleri için MBS lisanslarını da 04/16/2020’de alıyor.

Burada şüphe uyandıran, şirketin daha ilk MSB Lisansını almadan, Faruk Fatih Özer’in “Ülkemizde elde ettiğimiz başarı, edindiğimiz tecrübeler ve büyüyen hedeflerimiz doğrultusunda 2020 yılı itibariyle ABD’den aldığımız FinCen MSB (Money Service Business) lisansımız ile globalleşerek yeni marka ismimiz Thodex ile tüm dünyada hizmet vermeye başladık.” şeklindeki paylaşımıyla internet sitesinde lisansı aldıklarını duyurmaya başlamasıdır. Lisansını daha almadan ama alacağı konusunda sanki bir teminat verilmiş gibi kendinden emin yapılan bu açıklama akıllarda soru işareti oluşturmuyor değil. Ayrıca depozitolar ve teminatlar için gerekli olan paranın nasıl yurt dışına çıkarıldığı konusu da başka bir sorulması gereken soru. Dolayısıyla, MSB lisansı alan şirket ile Türkiye’deki THODEX’in aynı şirket olup olmadığı dahi kuşkulu hale geliyor. Diğer taraftan, eğer aynı şirketlerden bahsediyorsak, oldukça cazip görünmesine karşın Türkiye’de herhangi bir geçerliliği olmayan lisansların, yine Türkiye ile hiçbir bağlantısı olmayan bir şirket tarafından alınmasından murat, güven tesisi olsa gerek.

Güven Tesisi İçin Siyasi Makamları Kullanma ve Açık Noktalar

THODEX kurucusu ve CEO’su Faruk Fatih Özer’in dolandırıcılık serüveninde güven tesis etmek için siyasi makamları da kullandığı medyaya yansıyan bazı bakanlar ile çekilmiş fotoğraflar ile daha da açığa çıkmıştır. Hatta, 2019 yılında gerçekleşen bu bakan ziyaretlerinin fotoğrafları sadece Faruk Fatih Özer tarafından değil, ziyaret edilen bazı bakanlar tarafından da zamanında kamuoyu ile paylaşılmıştır. Faruk Fatih Özer’in kripto paralar ile yurtdışına kaçışı sonrasında söz konusu bakanlar, Faruk Fatih Özer’i tanıdıklarını reddetmişler; ya asıl ziyaretçilerinin Faruk Fatih Özer’in yanında geldiği şahıslar olduğunu ya da genel olarak belli bir sektördeki gençleri ağırlarken bu kişinin de onlar ile geldiğini iddia etmişlerdir. Faruk Fatih Özer, gerçekten bakanlar ile sadece bazı aracılar vasıtasıyla genel bir görüşme yapmış ve bu ziyaretlerde çekilen fotoğrafları da şirketine güven tesis etmek için mi kullanmıştır yoksa söz konusu bakanlardan ya da başka siyasi iktidar sahibi kimselerden farklı destekler de almış mıdır ayrı bir yazı konusudur. Zira, bu konuda medyada pek çok iddialar ortaya atılmıştır. Benim burada değinmek istediğim asıl nokta ise yasal mevzuat ve denetim mekanizmaları ile belirli bir güven sağlama için çeşitli yasal araçların mevcut olmadığı durumlarda, buradaki kurulan kripto para borsası örneğinde olduğu gibi, borsaların kurucuları, yöneticileri siyasi makamları ve siyasi iktidar sahibi kişiler ile çekilmiş ilgili ilgisiz fotoğrafları kullanmayı önemli bir taktik olarak benimseyebilmektedirler. Bu tip durumlara yol vermemek için siyasi makam sahiplerinin kimler ile görüştükleri, ne amaçla görüştükleri ve kimler ile nasıl fotoğraf verdikleri konusunda daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Hatta mevcut danışmanlarına bu konuda özel görev vermeleri, onları görüşme talep edenler hakkında iyi araştırma yapmaları konusunda uyarmaları ve gerektiğinde hesap sormaları önemli bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.

Üst düzey devlet yöneticileriyle aynı karede bulunulan bu gibi fotoğraflar oldukça anlamlıdır ve fotoğraflar güven telkinini hedefler. Çünkü borsalar güvene dayalı olarak çalışır. Bir günü aşan para çekememe gibi bir olay sonucunda bile bazıları savcılığa gitmeyi seçebilir. Bu gibi bir durumda savcılık ne olduğunu anlamak için işlemleri durdurma yoluna gidebilir, bu daha büyük bir güven bunalımına neden olur ve şema daha en başında çökebilir. Böylesi fotoğraflar ise, Faruk Fatih Özer gibi kimselerin, “Bakın ben kaçmıyorum. Savcılığa gitmeniz gerek yok. Şu bakan ya da bakanlar ile istediğim zaman makamında görüşme sağlayabiliyorum. Yüksek yerlerde tanıdıklarım var vs” gibi mesajlar taşır. Başka bir anlatımla, borsa kurucuları, yatırımcıların kötü giden durumdan, geciken ödemelerden şüphelenmemesi için, daha çok yatırımcı çekebilmek ve gemiyi böylece yüzdürebilmek için siyaseten popüler isimler ile fotoğraflar çektirdiler.

Siber güvenlik açısından da zayıf olan borsalar izinsiz erişimle de zarar ettiler. Zararları karşılamak için daha çok yatırımcı çekmeye çalıştılar. Daha çok yatırımcı çekmek için daha çok masraf yaptılar. Zarar katlanarak arttı ve artık döndürülemeyecek duruma gelince paraların bir kısmı ile yurt dışına kaçışlar başladı.

Burada, Türkiye’nin uğradığı nakdi kayıp ise minimaldir. Şirket yüklü miktarda bir para çıkışı yapacak olsa MASAK mutlaka bundan haberdar olup o nakit parayı bloke ederdi. Fakat kripto para olarak yurt dışına çıkardığı belirli bir miktar var olduğu görülüyor. Yatırılan paraların ne kadarı yükselen kripto para borsasında kâr etmek için yatırım yapan vatandaşın, ne kadarı parasını denetlemeye takılmadan yurt dışına çıkarmak veya kara parayı bu yolla aklamak için yatıranların olduğu konusunda ise net bir bilgi henüz yok.

Sonuç

Kripto para borsalarının genel teknik zafiyetleri ve Türkiye’de en çok ses getiren kripto para borsası dolandırıcılıklarından birisi olan THODEX vurgunun nasıl gerçekleştiğini detaylı bir şekilde göz önüne sermeye çalıştım. Bu tip şirketlerin kurumsal süreçleri ve yasal altyapılarının hala tam olmadan faaliyet gösterebildiklerini ve diğer finans kurumlarına göre kolayca çok sorumsuz davranabildiklerini gözlemleyebiliyoruz. Lisanslara ihtiyaç duymadan, düşük sermayelerle kolayca kurulabilen bu tip yapıların kırılgan ve zayıf yönleri çoktur. Bu tip şirketler büyük şaibeli para aktarımları için kullanılabildikleri gibi çoğunlukla kolay para kazanma hevesindeki kullanıcı ve yatırımcıları hedeflemektedir. Genelde ponzi şemalarında olduğu gibi bu tip şirketler kripto piyasasında da olsa yeni girişler azaldığı anda çökmeye mahkûm bir yapıya sahiptirler. Bu nedenle de tamamen göz boyamak ve güven kazanmak için özellikle algı yönetmek adına ünlü isimler, siyasiler ve makam sahibi kamu görevlileri ile görüntü vermeye çalışırlar. Yukarda detaylı incelediğimiz gibi MSB lisansının alınmasındaki şüphe, bakanları makamlarında ziyaret etmenin yarattığı şaibe algıları ve bu durumdan üretilen sayısız eleştiriler, iddialar THODEX vurgunu gündemde tutmaya devam ediyor. Bu vesile ile kripto para borsalarının güvenilirliği ve nasıl daha güvenilir hale getirebileceği konuları da sıcak ve en çok merak edilen tartışma konularından birisi olmayı sürdürüyor. Dünyadaki çeşitli kripto para borsalarındaki büyük düşüşler ve gerilemeler ile kripto para piyasasına bakış da değişmektedir. Türkiye’deki yatırımcıların da artık kripto para borsalarına ‘kolay para, büyük kazanç imkânı’ veya ‘kısa yoldan zengin olma, para katlama’ yerleri olarak bakmayı bırakması kritik bir aciliyet haline gelmiştir. Özellikle yaşanan dolandırıcılık vakaları ve örnekleri de göz önüne serildikçe insanların daha da dikkatli olmayı öğrenmesi büyük toplumsal ve sosyal yaralar açılmaması için de önemli hale gelmiştir. Türkiye’de yaşanan kripto para intiharları, dağılan aileler ve yaşana büyük buhranlar insanların yasal kripto para borsalarını kullanırken bile diğer bazı yasal yüksek riskli finansal yatırım araçlarında olduğu gibi fazla hırslı ve açgözlü olmama konusunda dikkatli olmaları gerektiğini sürekli hatırlatmaktadır. Bunun üstüne bir de tamamen şaibeli ve yasal zeminleri olmadan yaratılan kripto para borsaları ise doğrudan dolandırıcılığa girmektedir, ancak yine de insanlar yatırım yapmadan önce dikkatli incelemedikçe bunların tuzağına çok daha fazla düşebilmektedir. THODEX olayı bu anlamda ders niteliğindedir ve detaylı analiz edildiği zaman hem yatırıcımlar hem idareciler hem siyasiler açısından önemli dersler içermektedir. Bu konularda herkes daha dikkatli davranmalı ve siyasi iktidar yeni yasal düzenlemeler ile kripto para borsalarını sıkı bir şekilde denetlemelidir.

Bu makalede kripto para mekanizmasının Türkiye ayağında THODEX deneyimini detaylı şekilde anlatmamızın asıl nedeni birincisi, kripto para borsaları ve blok zincir sistematiğinin bugünlerde çeşitli sıkıntılar yaşa da yeni çerçeveler ile dünyada ve Türkiye’de gelişmeye devam edeceğini vurgulamak; ikincisi, bunu öngörerek devletin bu tip dolandırıcılıklar ve istismarların önüne geçecek düzenlemeleri yapmasının öneminin altını çizmektir.

 

Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun