ÖZET
Uluslararası Şeffaflık Örgütü, Yolsuzluk Algı Endeksi sonuçlarını açıkladı. 180 ülkeyi kamu sektöründe algılanan yolsuzluğa göre en iyiden (100 puan) en kötüye (0 Puan) doğru listeleyen endekste Türkiye 38 puan ile 96. sırada yer alıyor. Peki yolsuzluk gibi karmaşık bir sorunu bir rakama indirgemek bize neyi, ne kadar anlatıyor? Bu çalışma, Yolsuzluk Algı Endeksi sonuçlarından yola çıkarak yolsuzluğun ölçümü sorununu gündeme taşımayı ve yolsuzlukla mücadele alanında yapılan akademik araştırmalardaki yeni bulguları tartışmaya açmayı hedefliyor.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) 1995’ten bu yana her yıl yayınladığı Yolsuzluk Algı Endeksi (Corruption Perceptions Index) sonuçlarını 25 Ocak’ta açıkladı. Endeks, 180 ülkeyi kamu sektörüne ilişkin yolsuzluk algı düzeylerini ölçerek sıralıyor ve ülkelere “0” (yüksek yolsuzluk) ile “100 puan” (düşük yolsuzluk) arasındaki bir puan veriyor. 2021 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde geçtiğimiz yıla göre 2 puan daha kaybeden Türkiye, 38 puanla ile 96. sırada yer aldı. Sırbistan ile aynı puanı alan Türkiye’yi listede Gambiya ve Kazakistan takip ediyor. Türkiye endekste 2013 yılına kadar bir yükseliş kaydetmişti. Fakat son 8 yılda 12 puan kaybederek 43 sıra geriledi. Endekse göre sıralamada yolsuzluk algısının en az görüldüğü ülkeler, Danimarka (88 puan), Yeni Zelanda (88 puan) ve Finlandiya (88 puan). Bu ülkelerin ortak özelliği demokratik rejimlere, özgür bir basına ve bağımsız yargı sistemine sahip olmaları. Yolsuzluk algısının en yüksek olduğu ülkeler ise Suriye (13), Somali (13) ve Güney Sudan (11).[1] Bu çalışma, Yolsuzluk Algı Endeksi sonuçlarından yola çıkarak yolsuzluğun ölçümü sorununu gündeme taşımayı ve yolsuzlukla mücadele alanında yapılan akademik araştırmalardaki yeni bulguları tartışmaya açmayı hedefliyor.
Yolsuzluk hem tanımı hem de ölçülmesi zor bir kavram. Dünya Bankası yolsuzluğu “kamu gücünün özel çıkar amaçlı kötüye kullanımı” olarak tanımlar. Her ne kadar tanımı konusunda bir uzlaşı olmasa da yolsuzluğun demokrasiyi, ekonomik gelişmeyi, gelir adaletini ve siyasi istikrarı zedeleyici etkiye sahip olduğu konusunda ortak bir görüş olduğunu söylemek mümkün.[2] Günümüzde yolsuzlukla mücadele uluslararası arenada bir norm olarak kabul görmektedir[3]. Bu kabulün arkasında OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi (1997), Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi ve Özel Hukuk Sözleşmesi (1999), Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (2005) gibi yasal dayanaklar vardır. Ayrıca yolsuzlukla mücadele; demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi koşullarını en iyi şekilde korumanın temel koşullarından biri olarak görülmüştür. Bu amaca yönelik olarak Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, OECD, Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Birliği gibi uluslararası ve bölgesel kuruluşlar ve Uluslararası Şeffaflık Örgütü gibi sivil toplum örgütleri önemli programlar yürütmektedir.[4]
Günümüzde yolsuzlukla mücadele birçok ülkede çeşitli yasalara ve ulusal stratejilere konu olmuştur. Dünyada birçok ülke var olan uluslararası yolsuzlukla mücadele sözleşmelerinden en az birini imzalamıştır. Örneğin, Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi 186 ülke tarafından imzalanmıştır. Fakat yolsuzluk birçok ülkede ve küresel arenada hala önemli bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Bir süre önce sızdırılan Pandora Belgeleri birçok dünya liderinin ve ünlü ismin vergi kaçırmak ve kara para aklamak için başvurduğu yolları ortaya koyuyor. Bu sonuç bize milyon dolarlık yolsuzlukla mücadele endüstrisinin yolsuzluğun kökenini oluşturan sorunları ortadan kaldırmakta ya da yolsuzluğun aldığı yeni şekilleri anlamakta yetersiz kaldığını gösteriyor.
Ayrıca yolsuzluğun ölçülmesi konusundaki tartışmalar ve fikir ayrılıkları da küresel düzeyde mücadeleyi zedeliyor diyebiliriz.[5] Dünyada bu alanda en çok kullanılan endekslerden biri olan Yolsuzluk Algı Endeksi birçok bağımsız kuruluş tarafından yapılan anketler ile yerli ve yabancı siyasi analist ve risk analiz uzmanlarının, akademisyenlerin, sivil toplum örgütlerinin ve iş dünyası temsilcilerinin kamu kesiminde yolsuzluğa dair algılarına dayanarak hazırlanıyor. Endeks yolsuzluğun kendisini değil, yolsuzluk algısını göreceli olarak ölçüyor ve bunu sadece kamu sektörü için yapıyor. Yani endeks özel sektördeki yolsuzluk hakkında hiçbir şey söylemiyor ve bize yolsuzluk hakkında sınırlı bir resim çiziyor. Fakat endeksin yolsuzluğu kavramsallaştırmanın, ölçmenin ve nihayetinde yolsuzluğa karşı koymanın daha iyi yollarını düşünmek konusunda teşvik edici bir işlevi olduğunu belirtelim.[6]
Yolsuzluk Algı Endeksine dair metodolojik ve teknik eleştiriler olmaklar beraber, endeks yolsuzluk algılamasının ölçüldüğü önemli bir referans kaynağı olarak kabul edilmekte ve akademisyen ile uzmanlar tarafından kaynak olarak kullanılmaktadır. Türkiye 2013 yılına kadar endekste yükselen bir grafik izlemiş, endeks hükümet yetkililerince de referans kaynağı haline gelmişti.[7] Fakat Türkiye endekste puan kaybetmeye başlayınca endeksin adil ve objektif olmadığına dair eleştiriler artmaya başladı.[8] Bu durum gösteriyor ki endekse dair yapılan metodolojik tartışmalar endekste puan kaybeden ülkelere yolsuzlukla mücadele etmek yerine endeksi adil olmamakla suçlayarak kolaya kaçma konusunda alan açıyor. Farklı endeksler için de bu suçlamaları görmek mümkün. Mesela Bertelsmann Foundation Transformation Index, Freedom House ya da Varieties of Democracy Index gibi yolsuzluk ve demokrasi alanında akademik çalışmalarda öne çıkan endeksler de benzer siyasi saldırılara maruz kalıyor.
Tüm bunlara rağmen yolsuzluk alanında yapılan ve eleştirel teoriden beslenen çalışmalara kulak vermek; yolsuzluk gibi anlaması, ölçmesi ve ortadan kaldırılması zor olan bir sorun hakkında bize daha fazla öngörü kazandırabilir. Bir ülkede ya da bir bölgede belli bir yolsuzluk türünü ölçmeyi amaçlayan ve yolsuzlukla mücadele için iyi yönetişim prensipleri çerçevesinde şekillenen tepeden inme stratejilere dayanan konvansiyonel çalışmalar, yerel gerçekleri ve kurumlara gömülü güç ilişkilerini ve bu ilişkilerin küresel boyutlarını anlamakta ve açıklamakta yetersiz kalabiliyor.[9] Mesela yolsuzluk alanındaki endeksler yolsuzluğun küresel boyutlarını göz ardı edebiliyor, yolsuzluğun ihraç edilebilen bir sorun olduğunu gözden kaçırabiliyor ya da yolsuzluğun insan hakları ihlalleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile iç içe geçmiş karmaşık ilişkisini anlamakta yetersiz kalabiliyor. Hatta bu eşitsiz güç ilişkilerini yeniden üretir hâle geliyor.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü, geçen aylarda yayınladığı bir rapor ile Danimarka, Finlandiya, İsveç gibi Yolsuzluk Algı Endeksinin üst sıralarında bulunan ülkelerde de yolsuzluğun hâlâ önemli bir sorun olduğunun altını çizerek bir öz eleştiri yapmış aslında.[10] Endeksin sadece kamu sektörü yolsuzluğunu ölçmesi özel sektör yolsuzluklarının göz ardı edildiği anlamına gelmemeli. Örneğin, “temiz ülke” etiketi verilen ülkelerde yer alan bazı şirketlerin (Telia-İsveç, Siemens-Almanya, Vimpelcom-Hollanda vb.) diğer kıtalarda özellikle de Küresel Güney’de (Global South) yürüttükleri ticari faaliyetleri kapsamında ödedikleri rüşvet yüzünden Amerikan hükümetince Yurtdışındaki Yolsuzluk Uygulamaları Hakkında Kanuna aykırı davranmaktan ceza aldıklarını da belirtelim.[11]
Ceza alan şirketlerin CEO’larına ya da Pandora Belgeleri ile ortaya çıkan yolsuzluk skandallarında adı geçen siyasetçilere bakarsak çoğunluğun erkek olduğunun da altını çizmek lazım. Kadınların yolsuzlukla mücadelede daha başarılı olduğunu ya da yolsuzluğa daha az meylettiklerini gösteren birçok akademik çalışma zaten var.[12] Fakat yolsuzluk ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği arasındaki ilişki de bu kadar basit değil. Araştırma ve mücadele alanı olarak yolsuzluk en başından erkek egemen bir şekilde kurgulandığı için yapılan tanımlar, ölçümler ve yolsuzlukla mücadele için geliştirilen politika önerileri cinsiyet körlüğünden (gender-blindness) mustarip ; yani ekonomik ve politik bağlamlarda tanımlanan farklı cinsiyet rollerini büyük oranda göremiyor ve bu durumun yarattığı eşitsizliğe çözüm getirmiyorlar.[13] Bu şekilde yapılanan yolsuzlukla mücadele stratejileri, cinsel istismar/zorbalık, insan kaçakçılığı ve köleliğe fırsat yaratan sekstorsiyon (seksüel zorlama-sextortion) gibi farklı yolsuzluk türlerini anlamakta ve yolsuzluğu besleyen eşitsiz güç ilişkilerini ortadan kaldırmakta yetersiz kalıyor.
Yolsuzlukla mücadele stratejileri, yolsuzluk kavramını barış, güvenlik ve göç krizleri, iklim değişikliği ve çevresel adalet, demokrasi ve insan hakları ihlalleri gibi diğer küresel sorunlarla birlikte düşünen ve antropoloji, sosyoloji, psikoloji gibi farklı disiplinler ile iş birliği yapan akademik çalışmalardan beslenirse daha başarılı olabilir. Bu çalışmalar, Türkiye’yi ve Küresel Güney’i de içine alacak şekilde genişlemeli ve politika yapım sürecinde yolsuzluk karşıtı stratejilerin içine girdiği yeni mücadele alanlarına ışık tutmalı. Türkiye’de çok da tartışılan kurumsal dönüşüm hangi alanda olursa olsun ister siyasetin finansmanı ister yargı sistemi ister özel sektör, yolsuzluğa neden olan faktörlere dokunmadıkça ve kurumlara, ilişkilere ve süreçlere sirayet etmiş ve kurumsallaşmış eşitsiz güç ilişkilerini değiştirmedikçe başarısız olmaya mahkumdur.
Kaynaklar
[1] Uluslararası Şeffaflık Derneği, Basın Bildirisi, 25.01.2021, https://www.seffaflik.org/wp-content/uploads/2022/01/Yolsuzluk-Algi-Endeksi-2021-Basin-Duyurusu.pdf
[2] S. Rose-Ackerman (1999). Corruption and Government: Causes, Consequences, and Reform. Cambridge: Cambridge University Press
[3] D.Hough (2013) Corruption, Anti-corruption and Governance. New York: Palgrave Macmillan
[4] D. Soyaltin-Colella (2020) Uluslararası ve Bölgesel Yolsuzlukla Mücadele Rejimlerinde Yaptırım ve Sosyal Baskı: Karşılaştırmalı Bir Analiz, Gaziantep University Journal of Social Sciences 19(1):69-85
[5] S. Andersson ve P.M. Heywood (2009) The politics of perception: Use and abuse of
Transparency International’s approach to measuring corruption. Political Studies,
57(4), 746–767; P. M. Heywood ve J. Rose (2014). Close but No Cigar. The Measurement of Corruption. Journal of Public Policy 34, 507–529
[6] D. Hough (2016) Here’s this year’s (flawed) Corruption Perception Index. Those flaws are useful, The Washington Post, 27 Ocak. https://www.washingtonpost.com/news/monkey-cage/wp/2016/01/27/how-do-you-measure-corruption-transparency-international-does-its-best-and-thats-useful/
[7] K.Yeşilyurt (2013) Yolsuzluk Algılama Indeksi: Türkiye ve Ülkeler Analizi, Denetişim,11:64-68
[8] D. Soyaltin (2017) Europeanisation, Corruption and Good Governance in the Public Sector: The Case of Turkey, Routledge Studies in Governance and Public Policy, New York: Routledge
[9] S. Sampson (2021) “Anti-corruptionism and the Anti-corruption Industry: What Would a Critical Corruption Studies be Like?” Tebliğ Sunumu, Luxcore Conference on Critical Corruption Studies, Oslo, 9 Haziran
[10] Uluslararası Şeffaflık Örgütü (2021). CPI 2020: Trouble in the top 25 Countries. Erişim tarihi: 08.01.2022. https://www.transparency.org/en/news/cpi-2020-trouble-in-the-top-25-countries
[11] A. Mungiu-Pippidi (2020) Europe’s Burden: Promoting Good Governance across Borders Cambridge: Cambridge University
[12] D. Dollar, R. Fisman, ve R. Gatti (2001). Are women really the “fairer” sex? Corruption and women in government. Journal of Economic Behavior & Organization 46(4), 423– 429; H. Stensöta, and L. Wängnerud (2018). Why Expect a Link Between Gender and Corruption? In Gender and Corruption (pp. 3-20). Palgrave Macmillan, Cham.
[13] D. Soyaltin-Colella, D ve M. Cin (2021) Gendering Women’s Political Representation and Good Governance in the EU? A Feminist Approach against Informal Norms of Corruption. I. Kubbe ve O. Merkle (der) Corruption, Gender and Norms. Edward Elgar Publishing.