Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Tarih:

Ready Player One Filmi ve Metaverse Üzerine Düşünceler

Diğer Başlıklar

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

ÖZET

Teknolojideki baş döndürücü gelişmeler, bilim kurgu türündeki kitaplara ve filmlere daha yakından bakma gerekliliği ortaya çıkarıyor. Tutarlılığıyla fantezi türünden ayrılan bilim kurgu örnekleri gelecekle ilgili olası senaryoları değerlendirme şansı veriyor ve geleceği anlama adına ipuçları barındırıyor. Son günlerin popüler kavramı, geleceğin interneti yakıştırması yapılan metaverse olgusunu anlamak ve gelecek tahminleri yürütmek adına Ready Player One önemli bir film. Bu yazıda metaverse kavramı, Ready Player One filminden hareketle değerlendirilecektir. Öncelikle kavramın tanımı yapılacak ve popüler olma sebebi ele alınacak daha sonra filmin anlattıklarına odaklanılacak ve son olarak da filmden merkezinde metaverse kavramına farklı boyutlardan bakılmaya çalışılacaktır.

Metaverse kavramı ilk kez Neal Stephenson isimli yazarın 1992’de çıkan Snow Crash isimli kitabında geçiyor. Romanda gerçek insanların avatarlarıyla var oldukları metaverse isimli sanal bir evrenden söz ediliyor. Metaverse, öte anlamına gelen “meta” ile “evren” anlamına gelen universe kelimesinin birleşiminden oluşturulmuştur. İlk olarak burada kullanılan metaverse, daha sonra yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Ancak popüler hale gelip adeta bir fenomene dönüşmesi 2021 yılında oldu. Facebook’un ismini Meta olarak değiştirmesi ve akabinde dünya devi şirketlerin bu alana yatırım yapmaya başlaması küresel anlamda dikkatlerin buraya kaymasını sağladı.

Son dönemde metaverse kavramını bu kadar popüler hale getiren unsurların başında kavram ile kripto paraların ortak bir zeminde buluşması oldu. Bunun altında yatan neden ise kripto paraların dayandığı blockchain teknolojisi. Metaverse kavramının kökenleri her ne kripto paraların ortaya çıkışından önceye dayansa da kripto paraların metaverse dünyasına odaklanması kavramı dünya çapında yeni bir boyuta taşıdı. Bunun nedeni ise Kripto paraların özünü oluşturan blockhain teknolojisinin imkânları metaverse kavramının daha verimli ve sistemli çalışması için imkânlar sunması. NFT ve Web 3.0 olguları bu verimi arttıran temel unsurlardan.

Özellikle koronavirüs döneminde kripto paralara yatırım yapan insan sayısı oldukça arttı. Şu an 300 milyon olan kullanıcı sayısının 2022 yılı içerisinde daha da artacağı tahmin ediliyor. Haliyle dil, din, ırk fark etmeksizin çok geniş kitlelerin gündemi olan kripto paralar, metaverse kavramıyla birlikte anılmaya başlayınca söz konusu olguyu da gündeme taşıdı ve yayınlaşmasını sağladı. Metaverse olgusunun bu denli yankı bulma sebebinin kripto paraların rüzgarını arkasına alması olduğunu söyleyebiliriz.

Ready Player One Filmi

Bu yazıda olay örgüsü, karakterleri, sinematografik unsurları vs. gibi farklı açılardan tahlil edilmeyecek, hikâyeyi metaverse kavramını anlamak ve üzerine daha somut yorumlar yapmak adına bir araç olarak kullanılacaktır. Kavramı anlamak, muhtevasının boyutlarına dair çıkarımlarda bulunmak adına bir zihin egzersizi olarak değerlendirilecektir.

Ready Player One 2011 yılında Ernest Cline’ın aynı isimli romanından uyarlamıştır. Yönetmen koltuğunda ise dünyaca ünlü yönetmen Steven Spielberg oturuyor. 2045 yılında geçen hikâyede insanlar, OASIS denilen bir evrende zamanını büyük bir kısmını harcıyor. Bu sanal dünyada avatarlarıyla temsil ediliyorlar. James Halliday isimli karakterin yarattığı bu sanal evren neredeyse gerçek dünyadan daha kıymetli hale gelmiş. Zaten film bu çıkarımı açık bir şekilde gösteriyor. Gerçek dünya; gettolardan oluşan, sıradan insanların avatarlarını daha iyi bir konuma getirmek için çaba gösterdiği, şehirlerin üst üste konulan prefabrik evlerden oluştuğu renksiz ve sıkıcı bir yer. Sanal evren ise tam aksine renkli ve heyecanlı. İnsanların sanal evrendeki benlik idraki gerçek dünyadan daha kuvvetli. İyi bir avatar yaratmak ve kişisel puanını yükseltmek hayati bir olgu. Yani olmak istenilen benliğe ulaşmak için bu evren tek seçenek olmuş 2045’te. Gerçek dünya, sanal âlemin sunduklarına yenilmiş durumda.

Hikâyenin özünde James Halliday’in ölmeden evvel çektiği bir video var. OASIS’e gizlenmiş üç anahtar vardır. Bunları bulana vaat ettiği şey ise şirketin tüm haklarını devretmektir. Herkes bunları bulmak için sanal gözlüklerini takar, ipuçlarını arayarak OASIS’in sahibi olmaya çalışır. Ana karakter olan Wade – Parzival takma adlı genç karakter şifreyi çözer ve arkadaşlarıyla birlikte anahtarlara sahip olurlar. Bunun sonucunda sanal dünya ve gerçek dünyada bir takım ödülleri kazanırlar.

Bu esnada IOI isimli internet sağlayıcısı bir şirket de ödülün peşindedir. Bu şirketin CEO’su Nolan Sorrento’dur. Sorrento filmin takım elbiseli kötü karakteridir ve başarıya ulaşmak adına her şeyi mübah görmektedir. Bu şirket yüzlerce çalışanıyla Hallday’ın sırrını çözmeye çalışarak Sorrento adına OASIS’i ele geçirmeye çalışmaktadır. Ancak sonunda Wade karakteri ve arkadaşları mücadeleyi kazanır ve şirket Wade’in olur. Bu arada Wade sanal dünyada âşık olduğu kadına gerçekte de âşık olması ilginç bir durum yaratır. Sonunda şirketin sahibi olan Wade’in OASIS’i sonlandıracağı beklenirken haftada sadece iki gün sanal âlemi kapatma kararı alır. Bu son kitaptaki son ile ayrışmakta.

İyi karakter olarak karşımıza çıkan Halliday’e ise iyimser bakmak kolay değil. Zira kendisi bir sosyopat ve bu evreni inşa etme sebebi gerçek hayatta insanlarla iletişim zorlukları yaşamasından kaynaklanıyor. İnşa edilen sistem onun ürünü ve tüm çabası gerçek insanları oyunun içinde tutmaya yönelik. Yani gerçeklik algısının yitirilmesi onun ürünü. Aynı zamanda filmde insanların sanalın kölesi olmasının da mimarı.

Filmin açıklık getirmediği pek çok durum mevcut. Devletler bu işin neresinde ya da ortada bir devlet var mı bunu anlayamıyoruz. Filmin geçtiği mekândaki yaşam tarzı küresel bir olgu mu, yoksa bir coğrafyada mı hayat böyle? Bunu da bilemiyoruz. Her ne kadar artık tüm dünyanın bu şekilde olduğuna dair mesajlar varsa da uluslararası sistemin tamamen buna dönüştüğüne dair çıkarım yapmak zor.

Metaverse Üzerine Düşünceler

Ready Player One filmi metaverse olgusunun derinleşerek yerleştiği bugünlerde gelecek adına yapılacak tahminler için somut bir tartışma zemini sunuyor. Bugün metaverse olgusu, gerçek ve sanal dünyanın etkileşiminin olduğu, hayatı kolaylaştırıcı bir unsur olarak görülüyor. Metaverse vasıtasıyla; etkinlikler yapılacağı, ürünlerin pazarlanacağı, insanların güzel vakit geçireceği, yeni iş imkânlarının sağlanacağı bir mecra olarak değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeler daha çok yararlı ve yapıcı yönlere dikkat çekiyor.

Konunun negatif olarak görülebilecek kısmı ise gerçeklikten kopma ayağı. Filmin de ana aksını oluşturan bu durum bir distopya tahayyülü ortaya koyuyor. İnsanlar sanalı gerçek olana tercih ediyor. Şu an bulunduğumuz noktadan sanalı tamamıyla gerçeğe tercih etme fikri hayal ürünü gibi gelse yaşadıklarımız bu konuda hızlı karar vermememiz gerektiğini öğütlüyor. Filmdeki şekliyle tam teşekküllü bir metaverse tecrübesine sahip olmasak da teorik olarak sanal evrende yaşamayı deneyimledik, deneyimliyoruz. Özellikle insanların sosyal medyadaki davranışlarının zaman zaman gerçeklikten koptuğunu, sosyal medya evreninde başka bir karaktere bürünerek bu kopmayı yaşadığına şahit oluyoruz. Bunun yanında video oyunlarla insanların günlük hayattan koparak başka bir dünyada yaşadıklarını, sosyalleştiklerini, para harcadıklarını veya kazandıklarını görüyoruz. Bu çerçeveden şartlar olgunlaştığında filmdekine benzer bir gerçeklikten kopma ihtimalinin yabana atılmaması gereken bir öngörü olduğunu gözlemliyoruz. Zira 20 yıl evvel sosyal medyanın geldiği konumu bir bilim kurgu filminde izleseydik abartı olarak görebilirdik. Bu yüzden kesin çizgilerle “olmaz” fikrine biraz ihtiyatlı yaklaşmak gerek.

Geleceğin interneti olarak görülen metaverse, henüz çok yeni olduğu için onlarca belirsizliği içinde barındırıyor. Demokratik bir ortam olacak mı? Filmdeki gibi bir evren tekelleşmesi mi söz konusu olacak mı? Devletler buna ne gibi tepkiler verecek? Kişisel güvenliğimiz nasıl sağlanacak? Gibi pek çok soru yanıtsız kalıyor. Ya da bu evrendeki hukuki problemlerin düzenleyici ve denetleyici sistemine dair ortada büyük bir muamma var. Ancak bu konularla ilgili şu an tartışmalar sürdüğünü yakında ortaya bir bağlam çıkacağını söyleyebiliriz.

Filmdeki gibi sanal âlemde yer almak için bazı temel ihtiyaçlar söz konusu.  Çok iyi donanımlar ve çok hızlı internet şart. Şu an için bu şartların sağlanması kısa vadede mümkün görünmüyor. Filmdeki deneyimler için gerekli donanımlar yaygınlaşması epey zaman alacağını öngörmek zor değil. Burada oluşacak ekonomi mutlaka şirketlerin iştahını kabartacaktır. Donanımlar da çeşitlenecek ve burada da ciddi bir rekabet söz konusu olacaktır. Şirketler evvela donanımın satılması için ürün geliştirecek ve pazarlayacaktır.

Metaverse aynı zamanda büyük bir pazarlama ve reklam mecrasına dönüşecek. Nitekim büyük markaların bu alana yatırım yapma sebeplerinden biri de bu. Konuyla ilgili yorum yapanların da önemli bir bölümünün reklamcı ya da pazarlamacı olması mesenin “pazar” boyutunun önemli bir işareti. Konunun bu yönü evrenlerin sahipleri tarafından sıradan insanları “meta” hâline getirilmesinden kişisel hakların ihlal edilmesine pek çok problemi peşinde sürükleyecek mi bilmiyoruz. Filmde sanal dünyanın merkezine mutlak kar amacı koyulduğunda verdiği yıkımı görebiliyoruz. İlerde sanal dünyanın sahiplerinin büyük şirketler olacağını düşünürsek şimdiye kadar büyük şirketlerin bu konularda iyi bir sınav vermediğini biliyoruz. Filmdeki problemlere benzer şeyler yaşamamak metaverse ile ilgili tartışmaların bu noktaya odaklanması gerek.

Filmin ifade ettiği anlam; metaverse olgusu popüler olmadan ve pandemi tecrübesi yaşamadan önce izlenmiş olsaydı oldukça farklı olurdu. Pandeminin getirdiği dijital adaptasyon kültürü birçok süreci çok hızlı yaşamamıza ve birçok kalıbı daha hızlı aşmamıza sebep oldu, oluyor. Her geçen gün sanal ve gerçek arasındaki çizgi inceliyor. Bu yüzden yeni çıkan dijital eğilimler hızlı bir şekilde kabul görüyor. Henüz Ready Player One filmindeki gibi gerçeklik algısı kaybolmamış olsa da örselendiği de bir gerçek. Bugün metaverse olgusunu tanımlarken getireceği faydalar adına bir araç olarak görülmesi oldukça yaygın. Ancak sosyal medya tecrübesinden hareketle aracın bizatihi bir amaca dönüşmesini yaşar mıyız, filmdeki gibi gerçeklikten kopar mıyız? Bekleyip göreceğiz.

Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun