ÖZET
Macaristan’da iliberal bir yönetim anlayışı ile suçlanan Viktor Orban hükümetinin Avrupa’nın müttefiki sıfatıyla yürüttüğü politikalar, her geçen gün daha da büyük tartışmalara sebep olmaktadır. Bu yazıda, Avrupa Birliği ile sıkıntılı günler yaşayan Macaristan’ın politik ve ideolojik duruşu değerlendirilmiş, arifesinde mazur kaldığı ekonomik yaptırımlar ele alınmıştır. Ayrıca, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ekseninde, Macaristan’ı ilgilendiren dikkat çekici tespitlere de yer verilmiştir.
Avrupa Birliği Açısından Rusya-Macaristan İlişkileri
Otoriter liderler arasındaki bağlar mevcut jeopolitik iklimde derinleşirken, Rusya ile Macaristan arasındaki ilişkiler Avrupa’da çok ayrı bir yer tutuyor.
Peki nerede başlıyor bu “yasak’’ aşk hikayesi?
Orban’ın 2010’da uygulamaya başladığı ‘’Doğu Açılımı’’ (Keleti Nyitás) ile diyebiliriz. Açılımın amacı, Macaristan’ın Avrupa’ya, özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelere olan mali bağımlılığını azaltmaya yönelikti. Açılım kapsamında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Viktor Orban neredeyse diğer tüm Avrupa liderlerinden daha sık ikili görüşmeler yapmaya başladı.
1989 yılında adını Sovyet birliklerinin ülkesinden çıkmasını talep ederek adını duyuran Viktor Orban, günümüz itibari ile Rusya ile olan yakın ilişkisi ile bilinmektedir. İki lider arasındaki benzerlikler göz ardı edilemeyecek kadar fazla: Öncelikle hem Putin’in hem de Orban’ın kendilerini sınırlayan güçler ayrılığı ilkesini dağıtarak, birçok bağımsız devlet yetkilisinin yerine kendisine bağlı kişileri getirdiği biliniyor. Ayrıca, tıpkı Rusya’da olduğu gibi, Macaristan’da da medya neredeyse tamamen Orban’ın kontrolünde bulunmaktadır.
Peki Macar halkı tam olarak ne düşünüyor?
Yapılan anketlere göre, Macar halkının %35’i Rusya’yı en önemli stratejik partner olarak görürken, %13’ü ABD’yi isimlendiriyor.[1] GLOBSEC Policy Institute’a göre, Macar halkının %80’i ülkenin NATO üyeliğini desteklerken, %78’i Avrupa Birliği üyeliğinin arkasında durup, Batı odaklı bir toplum istediklerinin altını çiziyor.
İki ülke arasındaki tarihsel ilişki göz önünde bulundurulduğunda, Rusya’nın yumuşak güç (soft power) uygulamakta zorlanacağı ülkelerin neredeyse başında geliyor Macaristan. Neden? 1848-49 Habsburglara karşı bağımsızlık savaşı yürüten Macar halkı, Rus ordusu tarafından mağlup edilmiş. Fakat en çok iz bırakan tarihi hadise ise 1945-1991 yılları arasında yaşanıyor. Doğu Bloğu’nun bir parçası olan Macaristan’da pek de iyi sayılamayacak anılar bırakmış Sovyet Birliği. 1956’da Komünist yönetime karşı olan halk ayaklanmasını da Sovyet güçleri tarafından bastırılmıştır. 1956 İhtilali’nin Sovyet işgaline karşı birçok sloganından biri olan “Ruslar eve! (Ruszkik háza!)”, her Macar için tanıdık bir slogandır.
Tarihin bıraktığı izlerin farkında olan Rusya, Macaristan’a yumuşak güç siyasetiyle nüfuz etmekten ziyade, ekonomik yatırımlarla ilgi çekme yöneliminde olduğunu gösteren adımlar atıyor. Zira 2014 yılında, Macar ve Rus hükümetlerinin temsilcileri, nükleer enerjinin barışçıl kullanımı ve Paks’taki (Paks, Tuna nehri kıyısında, Orta Macaristan’ın Tolna ilinin bir şehridir ve burada Macaristan’ın tek nükleer enerji santrali bulunmaktadır) fabrikada iki yeni güç ünitesinin inşası alanında işbirliğine odaklanan hükümetler arası bir anlaşma imzaladılar.[2] 2014 sonunda, Paks’daki ünitelerin geliştirilmesini finanse etmek için Macaristan ve Rusya arasında 10 milyar avroluk bir kredi anlaşması onaylandı
2022 yerel seçimlerinden kısa bir süre önce Gazprom ( Rusya’nın en büyük şirketi ve dünyanın en fazla doğalgaz çıkaran kuruluşu) ile on beş yıllık yeni bir gaz dağıtım sözleşmesi imzalandı. Ayrıca Macaristan, Avrupa İlaç Ajansı tarafından resmi onayı olmamasına rağmen, Rus yapımı Sputnik V aşısını COVID-19’a karşı yaygın olarak kullanan tek Avrupa Birliği ülkesidir.
Peki ilk olarak 2014 Kırım işgali ve yenilerde Ukrayna işgali ile Rusya’ya karşı yaptırımlar uygulayan ve sert bir tutum sergileyen Avrupa Birliği bu yasak aşk hakkında ne düşünüyor? Uzun zamandır üye ülkeler arasında farklı başlıklarla eleştirilen Macar Hükümeti ağır yaptırımların hedefinde bulunmaktadır. Zira, Avrupa Birliği, Macar Hükümeti’ne tavrını bu nisan ayında daha net bir şekilde kamuoyuna sundu. Zamanlaması oldukça düşündürürken, Macaristan, Avrupa Birliğiarafından verilen mali yardımların suiistimal edildiği, ekonomik yolsuzluklar ve özgür basını kısıtlayan uygulamalar iddiaları ile suçlanıyor ve mali yardımların kesilmesine neden olabilecek cezai işlemlerin başlatıldığı resmi olarak bildirildi. Bu adım çok önemli olduğu gibi, Avrupa Birliği tarihinde ilk defa üye bir ülkeye yönelik uygulanan bir yaptırım girişimi olma özelliği taşıyor.
Aslında Macar Hükümeti bu konumda yalnız değildir. Polonya’a uzun zamandır aynı iddiaların hedefinde; ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali minvalinde yaşanan son gelişmeler göze alındığında, Polonya’nın söz dinleyen tamamen Avrupa Birliği odaklı destek politikasını izlediğini görüyoruz. Oysa Macar Hükümeti, denge politikasına yönelmiş, Ukrayna’ya asla Macar askeri göndermeyecekleri konusunda net bir tutum sergilemiş ve ayrıca Rusya’ya yapılan petrol ve doğal gaz yaptırımlarına karşı olduğunu belirtmiştir.
Kaynak: Deutsche Well (https://www.dw.com/en/vladimir-putin-and-viktor-orbans-special-relationship/a-45512712 Erişim Tarihi: 18/08/2022).
Macar Hükümeti’nin Ukrayna’daki savaşa karşı olan kafa karıştırıcı tutumu kendi çıkarlarını gözetme odaklı gibi gözükse de altından ideolojik sebeplerin de çıktığı biraz eşildiğinde görülebilir. Zira Viktor Orban 2014’te Ukrayna sınırları içinde batıdaki Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Avusturya-Macaristan monarşisine ait olan, Zakarpatya Oblastı’ndaki etnik Macarlar için özerklik istediğinde bulunmuş, fakat bu istek Ukrayna tarafından ağır bir şekilde eleştirilmiş ve kabul edilmemiştir. Bu gelişme her ne kadar bir gerilim yaratmış bazı ekonomik anlaşmaları etkilemiş olsa da Macar Hükümeti, 2017’ ye kadar Avrupa Birliği’nin Ukrayna için atılan batı entegrasyonu adımlarını takip etmeye devam etti.
2017’de Ukrayna Hükümeti, Ukrayna’daki etnik azınlıkların ana dillerinde eğitim haklarını kısıtlayan eğitim yasasını kabul etmiştir. Bu yasa ile Ukraynacanın okullarda ana dil olacağını ve ilkokul seviyesinin ötesinde azınlık dillerinde öğretime bazı kısıtlamalar getirilmektedir. Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya ciddi tepkiler vermiş olsa da en kuvvetli tepkiyi Macar hükümeti göstermiş ve söz konusu yasa ciddi bir biçimde protesto edilmiştir. Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto 2019’da yaptığı açıklamada, Ukrayna Hükümeti’nin etnik Macar azınlığının ana dillinde eğitime erişimini engelleyen bu dil yasası öncesinde sahip olduğu temel hakları geri verene kadar Macar Hükümeti’nin, Ukrayna’nın NATO üyeliğini engelleyeceğini de dile getirmiştir. Polonya’da yasayı eleştirmiş fakat sayılan ülkeler dışında Avrupa Birliği tarafından dil yasasına karşı net bir duruş sergilenmemiştir. Avrupa Birliği’nin aksine, Rusya, bu tepkide Macar Hükümeti’ni haklı bulmuş ve Vladimir Putin’in sözcüsü, kararı “yanlış düşünülmüş’’ bir karar olarak değerlendirmiştir.
Tablo-1: “Macaristan-Ukrayna Arasındaki Gerginlik Sürüyor”, Mehmet Yılmaz, Anadolu Ajansı (https://www.aa.com.tr/tr/dunya/macaristan-ukrayna-arasindaki-gerginlik-suruyor/1527187)
Sonuç olarak, Macaristan özellikle Rusya’nın Ukrayna işgali ile ciddi anlamda köşeye sıkışmış bulunmaktadır. Çünkü her ne kadar Rusya’nın Avrupa’daki “en yakın arkadaşı’’ olarak görülse de günümüz şartlarında Avrupa Birliği ve NATO ile olan ilişkinin bozulmasına razı olacak gibi durmuyor. Daha doğru bir ifade ile bu düşünceyi destekleyecek herhangi bir kamuoyu desteğinin Macaristan’daki varlığından bahsedebilmek mümkün değildir. Ancak, Avrupa Birliği açısından durum daha farklı bir mahiyet arz etmektedir. Rusya’nın Ukrayna işgalinde gerek ideolojik gerek pragmatik sebeplerden dolayı Polonya gibi istenilen tam anti-Rusya tavrını takınmayan Macaristan’ın Avrupa Birliği tarafından iddia edilen suçlamalara yönelik iki ay içerisinde vereceği savunmanın komisyon tarafından ikna edici bulunmaması halinde, Avrupa Birliği konseyine, Macaristan’a verilen yardımların tümden durdurulması önerilecek. Uzun zamandır gündemde olan bu işlemin başlatılma zamanının uygun bir döneme denk gelmemesinin yanı sıra ayrıca aynı iddiaların hedefinde olan Polonya’nın an itibari ile herhangi bir cezai uygulama aşamasında olmaması Avrupa Birliği’nin “söz dinlemeyen’’ ve yüzde yüz Rusya karşıtlığı göstermeyen Macar Hükümeti’ne bir “yaptırımı’’ gibi duruyor.
Kaynakça:
[1] ROSATOM, Cooperation with Hungary, URL: https://rosatom-centraleurope.com/rosatom-in-country/history-of-cooperation/hu/
[2] GLOBSEC TRENDS (2021) URL: https://www.globsec.org/wp-content/uploads/2021/06/GLOBSEC-Trends-2021_final.pdf
“Central & Eastern Europe one year into the pandemic”, https://www.globsec.org/wp-content/uploads/2021/06/GLOBSEC-Trends-2021_final.pdf, Globasec Trends, 2021, Haziran (Erişim Tarihi: 17/05/2022).
“Vladimir Putin and Viktor Orban’s Special Relationship”, Deutche Welle, https://www.dw.com/en/vladimir-putin-and-viktor-orbans-special-relationship/a-45512712 2018, Eylül (Erişim Tarihi: 18/05/2022).
“Macaristan-Ukrayna Arasındaki Gerginlik Sürüyor”, Mehmet Yılmaz, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/macaristan-ukrayna-arasindaki-gerginlik-suruyor/1527187, 09/07/2019 (Erişim Tarihi: 18/05/2022).
Cooperation with Hungary, ROSATOM, https://rosatom-centraleurope.com/rosatom-in-country/history-of-cooperation/hu/ (Erişim Tarihi: 17/05/2022).