Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Tarih:

Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanların Milletvekili Adaylığı Sorunu

Diğer Başlıklar

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

ÖZET

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 10 Mart 2023 tarihinde alınan “seçimlerin yenilenmesi” kararı üzerine, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimlerinin 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacağı kesinleşti. Cumhurbaşkanı, bu kararın hemen ardından, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile bakanlarının milletvekili adayı olacaklarını açıkladı ve bu açıklamayla birlikte yepyeni bir tartışma da gündemin ilk sıralarına yerleşti.

Tartışma; 2017’de gerçekleştirilen Anayasa değişiklikleri sonucunda yürütme yetkisini tek başına üstlenen Cumhurbaşkanının emrinde birer üst düzey görevli konumuna gelen bakanların ve yönetim sistemimize yeni dahil olan Cumhurbaşkanı Yardımcısının anayasal-yasal konumları etrafında şekillenmektedir.

Çünkü yeni dönemde artık Başbakan ve Bakanlar Kurulu yoktur; Bakanlar artık eskiden olduğu gibi üyesi oldukları hükümetin hedefleri doğrultusunda politika üreten ve karar veren “yürütme yetkisine sahip” kişiler değildirler. Onlar, sadece Cumhurbaşkanının emir ve direktifleri altında çalışan birer kamu görevlisi konumundadırlar.

2017 sonrasında sisteme eklemlenen Cumhurbaşkanı Yardımcısı da bakanlarla aynı konumdadır; o da sadece Cumhurbaşkanı’nın çeşitli nedenlerle yokluğu halinde ona vekâlet etmekle yükümlü ve diğer her türlü durumda sadece Cumhurbaşkanının aktardığı yetkileri kullanabilen ve talimatlarını ifa eden bir kamu görevlisi konumundadır.

Bu konumları nedeniyle de Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile bakanların; seçimlerde milletvekili adayı olmak isteyen kamu görevlilerinin tabi oldukları usullerle bağlı oldukları, yani seçim tarihinden belli süre önce görevlerinden ayrılmaları gerektiği savlanmaktadır.

Fakat ne Cumhurbaşkanı Yardımcısı ne de bakanlar, bu gerekliliği yerine getirmemişler, diğer bir deyişle; seçim takviminin gerektirdiği süre içinde görevlerini bırakmamışlardır.

Bu makalede; Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile bakanların 2017 anayasa değişikliklerinden sonraki durumları, yürüttükleri görev itibariyle kamu görevlisi sayılıp sayılamayacakları, milletvekili adayı olabilmek için görevlerinden ayrılmalarının gerekip gerekmediği konuları irdelenmektedir.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanların Milletvekili Adaylığı Sorunu

1. Önsöz: Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanların Milletvekili Adaylığı Tartışması

Her yıl 23 Nisan’da, okul çocuklarının sembolik olarak vali, belediye başkanı, bakan, başbakan koltuklarına oturtulması ve gerçek makam sahiplerinin de onlardan çeşitli “yönetim talimatları” alması şeklinde ilerleyen güzel bir geleneğimiz var.

Yine böyle bir 23 Nisan günü, Başbakanlık makam koltuğuna kurulan ilköğretim öğrencisi, “talimatlarını” soran “gerçek” Başbakana şöyle dedi:

“Her türlü savurganlığı, öncelikle de tartışma savurganlığını önleyelim lütfen. Çok fazla tartışıyoruz, çok savurganca bir tutum bu.”

Muhtemelen bu yanıt, çocuğun evinde ana babasıyla bir gece öncesinden “çalışılmıştı”, ama günün gündemine öylesine uygundu ki, herkesin nutku tutuldu. Gerçekten de o günlerde ülke çok yoğun, arkası kesilmeyen, sonuçsuz siyasi tartışmaların bıkkınlığı içindeydi çünkü.

Tıpkı bu günlerdeki gibi yani…Üstelik bugünlerde yaşadığımız deprem felaketi, her seçim döneminde yapılan alışılmış tartışmalara yenilerini de ekledi: Depremin büyük yıkımlara neden olduğu illerimizde, henüz can kayıplarının gerçek bilânçosu da çıkarılamamışken, seçmen listelerinin güvenliği nasıl sağlanacak; çadırlarda-konteynerlerde kalan insanlar için sandık bölgeleri nasıl oluşturulacak; deprem nedeniyle başka kentlerdeki yakınlarının yanına göçenler nerede oy kullanacak…

Bütün bunların yanında, bir de işte bu konu var: Artık yürütme yetkisine sahip olmayan bakanların ve “yeni” Cumhurbaşkanı Yardımcısının milletvekili adaylığı!

Kısacası, kaçınmamızın mümkün olmadığı bir tartışma savurganlığı içindeyiz yine…

2. Giriş

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Nisan 2017 referandumuyla gerçekleştirilen bir dizi değişiklik sonucunda, Türkiye Cumhuriyetinde Haziran 2018’den itibaren[1] yeni bir yönetim modeli uygulamaya girmiş bulunuyor. Siyasi literatürde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olarak adlandırılan bu yeni sistemin getirdiği önemli değişikliklerden biri de yürütme erkinde yarattığı değişikliktir. Öteden beri alıştığımız, bildiğimiz, içselleştirdiğimiz “bakanlar kurulunun” yerini, artık tek başına Cumhurbaşkanı almıştır; yürütme yetkisini tek başına kullanmaktadır. Ayrıca, önceki sistemde bulunmayan bir yeni yönetim kadrosu, ‘Cumhurbaşkanı Yardımcılığı’ ihdas edilmiştir.[2]

Halen, Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olarak görev yapan böyle 1 Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve 17 bakan görevde bulunmaktadır.[3]

Cumhurbaşkanı, Yardımcısının ve bakanların 14 Mayıs 2023 seçimlerinde milletvekili adayı olacaklarını açıkladığı andan itibaren, bu kişilerin yeni yönetim modelindeki konumları da önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü milletvekili adayı olacak kamu görevlilerinin, seçim takviminin gerekli gördüğü tarihte görevlerinden çekilmeleri yasa gereğidir; aynı gereklilik, artık yürütme erkinin tek sahibi olan Cumhurbaşkanının “emirlerini uygulayan” birer kamu görevlisi konumuna gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanlar için de geçerli midir, değil midir? Çünkü eğer geçerliyse, bu kişiler görevlerinden çekilmelidirler ve seçim takviminin bu çekilme işlemi için öngördüğü süre de artık kaçırılmış bulunduğundan, milletvekili adayı olmaları anayasal ve yasal açıdan mümkün olamayacaktır.

Bu konuyu irdeleyebilmek için, öncelikle Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanların 2017 öncesi ve sonrası konumlarını karşılaştırmalı olarak ortaya koymak, daha sonra bu kişilerin mevcut modelde kamu görevlisi sayılıp sayılmayacağına karar vermek gerekmektedir.

3. Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanları Kuşatan Hukuksal Çerçeve

İncelememizde, Anayasa değişikliğinin gerçekleştiği 2017 yılını esas alacağız ve “2017 öncesi-2017 sonrası” olmak üzere 2 dönemi karşılaştırarak ilerleyeceğiz. 2017 öncesi dönemde Türk Yönetim Sisteminde “cumhurbaşkanı yardımcılığı” bulunmadığından, konuyu “bakanlar” temelinde ele alacağız ve cumhurbaşkanı yardımcılarına da durum gerektirdikçe değineceğiz.

3.1. Atanma Yöntemleri Bakımından Değerlendirme

Bakanların atanmaları yöntemine baktığımızda şunları görmekteyiz:

Önceki yönetim modelinde bakanlar, Başbakan’ın teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktaydı.[4]

Önceki dönemde bakanların meclis içinden, yani milletvekilleri arasından atanmaları genel eğilim olmakla birlikte, meclis dışından da atama yapılabilmekteydi.[5] Meclis dışından atanan bakanlar, tıpkı milletvekili olan bakanlar gibi yasama dokunulmazlığına sahiptiler.[6] Meclis içinden ya da dışından atanmış olsun, başbakan ve tüm bakanlar Meclis tarafından güven oylaması ile görevden uzaklaştırılabilirdi.[7]

Yeni yönetim modelinde ise bakanlar doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından, yani tek yanlı iradeyle atanmakta ve yine Cumhurbaşkanının tek yanlı iradesiyle görevden alınabilmektedirler.[8]

Yeni dönemin genel eğilimi, bakanların meclis dışından atanmalarıdır. Artık bakanlık ve milletvekilliği niteliklerinin aynı anda aynı kişi tarafından taşınması mümkün değildir. Meclis içinden, yani milletvekilleri arasından atanan bakanların milletvekillikleri, atandıkları tarihte sona ermektedir. Bu modelde Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olan bakanların Meclis tarafından güvenoyu yoluyla görevden uzaklaştırılmaları da mümkün değildir. Bunlar, ancak suç iddiası ile Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla açılacak soruşturma sonucunda Yüce Divan tarafından “seçilmeye engel bir suçtan” mahkûm olmaları halinde görevden uzaklaştırılabilirler.[9]

Bakanlar hakkındaki bu özellikler, yeni dönemin cumhurbaşkanı yardımcıları için de geçerlidir.

3.2. Yürütme Yetkisi Bakımından Değerlendirme

Anayasamızın, 2017 değişikliğinden önceki 8. Maddesinde, yürütme yetkisi şöyle tanımlanmıştı:

“Madde 8- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.”

Bu hükme göre, bakanlar; kolektif biçimde, yürütme yetkisinin sahibi ve “politika belirleyici-karar üretici birer parçası durumundaydılar.

2017 değişikliğinden sonra ise aynı madde artık şu şekildedir:

“Madde 8- “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.”

Görüldüğü gibi, 2017 Anayasa değişikliği ile bakanlar, artık yürütme yetkisine sahip değildirler; yürütme erkinin “politika belirleyici-karar üretici” parçası değildirler.[10] Onlar, sadece “genel idare” içinde yer alan yönetim birimlerinin, yani bakanlıkların üst amiri konumundadırlar. Cumhurbaşkanı da doğal olarak tüm bakanlıkların en üst amiridir.

Cumhurbaşkanının, cumhurbaşkanı yardımcılarını ve bakanları istediği zaman herhangi bir gerekçe göstermeksizin azledebilmesi de bunu doğrulamaktadır.

2017 öncesinde bakanların kendi bakanlıklarının merkez örgütündeki ve bağlı- ilgili kuruşlarındaki müsteşarları, müsteşar yardımcılarını, genel müdürleri, kurul başkanlarını, daire başkanlarını ve daha birçok birim amirini atama konusundaki yetkileri[11] de 2017 sonrasında artık söz konusu değildir. Bu yetkilerin tamamı, 2017 Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanına geçmiştir. Anayasa’nın 104’ncü maddesi bu konuda son derece açıktır.[12] Diğer bir ifade ile, yeni sistemde bakanların, kendi bakanlıklarının birim amirlerini atama konusunda hiçbir yetkileri yoktur.[13]

2017 öncesi dönemde Cumhurbaşkanının bakanların kimi eylem ve kararları üzerindeki “onaylama-onaylamama” yetkisi, artık “ortadan kaldırma, değiştirme” yetkilerini de içerecek biçimde genişlemiştir. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanının; 2017 öncesinde var olmayan “yerindelik denetimi” yetkisi de artık vardır.

Kuşkusuz ki 2017 öncesi dönemde bakanlara ait kimi yönetimsel yetki ve görevler 2017 sonrasında da korunmuştur; ancak artık bütün bu yetkilerin asıl sahibi Cumhurbaşkanı olmuştur ve onları istediği her zaman kendi uhdesine alabilecektir.[14]

4. Anayasa ve Seçim Kanunlarında Kamu Görevlisi Kavramı

Bu konuda da her iki dönemi ayrı ayrı ele alan bir yöntemi takip edeceğiz.

Milletvekilliğine aday olan kamu görevlilerinin, seçim tarihinden belli süre önce görevlerinden ayrılmaları; seçimlerin tarafsızlığı ve güvenliği bakımından önemli bir kural olarak hem önceki hem de yeni yönetim döneminde varlığını sürdürmektedir.

Anayasa’nın 76. maddesinde bu husus şöyle düzenlenmiştir:

“Hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler.”[15]

Anayasa’nın bu hükmü, hem 2017’den önceki, hem de 2017 değişikliklerinden sonraki şeklinde aynen yer almaktadır.

2839 sayılı “Milletvekili Seçim Kanunu”nun bu konuyu düzenleyen maddesi de tam olarak şöyledir:

“Md. 18-Hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeleri, kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, aday olmak isteyen belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar, aday olmak isteyen siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar genel ve ara seçimlerin başlangıcından bir ay önce seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde yenileme kararının ilanından başlayarak yedi gün içinde görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmadıkça adaylıklarını koyamazlar ve aday gösterilemezler”[16]

Yukarıdaki Anayasa ve Yasa maddesinde, Türk Kamu İdaresindeki bütün kamu görevlilerinin kadro unvanları tek tek sayılmış değildir; fakat maddelerin içeriğindeki “yaptıkları hizmet bakımından işçi sayılmayan diğer kamu görevlileri” deyiminin, metinlerde adları tek tek sayılmamış olan ve “işçi niteliğinde olmayan” diğer bütün kamu görevlilerini işaret ettiği açıktır.

Anayasa ve Yasa metninde spesifik olarak unvanları belirtilmemiş olan cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların da “diğer kamu görevlileri” tanımının içinde kalıp kalmadığı, yani deyimin bu kişileri de kapsayıp kapsamadığı, aşağıda incelenmektedir:

5. Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar Kamu Görevlisi midir?

Yukarıdan beri yaptığımız açıklamalar göstermektedir ki;

2017 sonrası dönemde yeni bir kurum olarak ortaya çıkan cumhurbaşkanı yardımcıları ve eskiden beri var olmakla birlikte yeni dönemde nitelikleri değişen bakanlar; “yürütme yetkisine” sahip değildirler; diğer bir deyişle, yürütme erkinin politika belirleyici-karar üretici parçası” değildirler.

Yanıt verilmesi gereken soru, artık yürütme yetkisine sahip olmayan bu kişilerin, 2839 sayılı “Milletvekili Seçim Kanununun” öngördüğü şekilde “kamu görevlisi” olup olmadıkları sorusudur.

Bunun için, “kamu görevlisi” kavramının tanımlanması gerekmektedir.

Kavram; en geniş biçimde, Anayasamızda şöyle tanımlanmaktadır:

“Madde 128- Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Bu tanımdan anlaşılmaktadır ki “asli ve sürekli” kamusal görevleri-hizmetleri yürüten bütün görevliler, “kamu görevlileri”dir.

Kavramın Ceza Kanunundaki tanımı ise şöyledir:

“Madde 6/c): Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılır.”[17]

Maddenin gerekçesine göre, “kişinin kamu görevlisi sayılması için ara­nacak yegâne ölçüt, gördüğü işin bir kamusal faaliyet olmasıdır. Bu faaliyetin yürütülmesine katılan kişilerin maddî karşılık alıp almamalarının ve işi sürekli, süreli veya geçici olarak yapmalarının önemi yoktur.”[18]

Türk İdare Hukukunda da kamu görevlisi, “devlet örgütünde veya kamudaki bir örgütte çalışan ve işçi statüsü dışındaki kişilerden oluşan” kamu personelidir.[19]

Bu noktada, kamu görevlilerinin “yürüttükleri” kamu hizmetinin tanımını da yapmamız gerekmektedir:

Literatürde çok çeşitli açılardan ve farklı ayrıntı düzeylerinde tanımlanan “kamu hizmeti” kavramını, makalemizi “bir idare hukuku ders kitabına” dönüştürmekten kaçınarak, yalın ve anlaşılır biçimde şöyle tanımlamamız mümkündür:

“Kamu Hizmeti; Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin toplumun, halkın, umumun ya da toplulukların genel ortak ihtiyaçlarını gereği gibi karşılamak amacıyla ele alıp doğrudan doğruya ifa ettiği, ya da buyruğu ve sorumluluğu altında başkalarına yaptırdığı türlü faaliyetlerdir diye tanımlanabilir. Gerçekten, kamu hizmeti bireylere ve topluluklara bir “edim” sunan ve sağlayan idari faaliyetlerdir.”[20]

Yukarıdan beri yaptığımız açıklamalardan sonra diyebiliriz ki;

2017 sonrası dönemde bakanlar kurulunun kaldırılmasını ve yürütme yetkisinin tek başına Cumhurbaşkanı tarafından kullanılmasını öngören Anayasal düzen içinde bakanların artık yürütme yetkisine sahip olmadıkları, “Cumhurbaşkanının emrinde birer görevli ya da devletin yüksek bürokratları” oldukları açıktır. Cumhurbaşkanı yardımcıları da aynı konumdadır.

Anayasa’da bakanların ve Cumhurbaşkanı yardımcılarının atanmasının, üst kademe yöneticilerinin atanmasından farklı yerlerde düzenlenmiş olması; Meclis huzurunda yemin etmek, görevleriyle ilgili suçlardan ötürü Meclis soruşturmasına tabi tutulmak, görevleriyle ilgili olmayan suçlar bakımından yasama dokunulmazlığına sahip olmak gibi niteliklere sahip olmaları; onları yürütme yetkisine sahip kılmamakta, ancak ve sadece “yer yer Cumhurbaşkanı’nın tanıdığı yetki sınırları içinde aktif siyasete ilişkin bazı yetkileri kullanan kamu görevlileri” konumuna eriştirmektedir. Cumhurbaşkanı yardımcılarının, böyle bir konumları bile yoktur. Onların en önemli işlevi, Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması veya Cumhurbaşkanının, hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hâllerinde, yenisi seçilene veya görevine dönünceye kadar Cumhurbaşkanlığına vekâlet etmektir.[21]

Esasen hem bakanların ve hem de cumhurbaşkanı yardımcılarının; i) milletvekili olmadıkları, ii) yürütme yetkisine sahip olmadıkları, iii) işçi niteliğinde de olmadıkları tartışmasız olduğuna göre; bu kişileri “kamu görevlisi” dışında başka herhangi bir bürokratik/organizasyonel sınıflandırma içinde saymak zaten mümkün değildir.

Tam bu noktada, konu ile ilgili bir başka ayrıntıyı da belirtmek gerekiyor:

Anayasa’nın 2017 öncesindeki 114. Maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının görevlerinden çekilerek yerlerine TBMM içinden ya da dışından bağımsız kişilerin atanması gerekmekteyken, 2017’den sonra yapılan değişiklikle artık bu madde hükmü de yürürlükte değildir.[22]

6. Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanların Milletvekili Adayı Olmaları Nasıl Olabilir?

Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, esasen (Anayasa’ya göre) “milletvekili olma koşullarını” taşıdıklarına (taşımak zorunda olduklarına) göre, aynı koşulları taşıyan her Türk vatandaşı gibi, milletvekili adayı olabilirler.

Ne var ki, yukarıdan beri yapılan açıklamalar doğrultusunda, bu kişilerin “kamu görevlisi” oldukları ve 2839 sayılı “Milletvekili Seçim Kanunu’nun 18. Maddesi hükümlerinin kapsamı içinde kaldıkları tartışmasızdır.

Bu durumda;

2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimleri, “Cumhurbaşkanı kararıyla” yenilendiğinden ve söz konusu karar 10.03.2023 tarihinde yayımlandığından, Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların da 16 Mart 2023 mesai bitimine kadar istifa dilekçelerini Cumhurbaşkanına sunmuş olmaları gerekiyordu.[23]

Bu konudaki YSK Kararında, bir yandan Anayasa’nın 76. maddesine, bir yandan da 2839 sayılı Yasa’ya atıf yapıldığından, doğal olarak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanlardan ayrıca söz edilmemiştir; ancak yukarıda açıkladığımız gibi hem Anaya ve hem de 2839 sayılı yasanın “yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri” tanımı bu kişileri de kapsadığından, süresi içinde görevden ayrılması gerekenler arasında bu kişiler de vardı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile bakanlar halen görevde olduklarına göre, 16 Mart 2023 mesai bitimine kadar istifa dilekçesi vermedikleri anlaşılmaktadır; dolayısıyla, milletvekili adayı olamayacakları da açıktır.

7. Sonuç

2017 Anayasa değişikliği gereğince bakanlar kurulunun ortadan kalkması ve yürütme yetkisinin tek başına Cumhurbaşkanı tarafından üstlenilmesi nedeniyle, bakanlar artık yürütme yetkisine sahip değildirler. Bu yeni yönetim modelinde Cumhurbaşkanı, tüm kamu idaresinin tepe yöneticisidir; bakanlar ise sadece başında bulundukları kamu örgütünü (bakanlığı) Cumhurbaşkanı’nın tek başına belirlediği politikalar doğrultusunda ve sadece onun emir ve direktifleri altında yönetmektedirler ve sadece o birimlerin “en üst yöneticisi” konumundadırlar. Yaptıkları hizmet de “asli ve sürekli kamu hizmeti”dir.

Bu nedenle bakanlar, Anayasa ve ilgili diğer yasalarda tanımlanan “kamu görevlisi” tanımı içindedirler.

Yeni dönemde ihdas edilen bir yönetimsel kadro olan Cumhurbaşkanı yardımcılığı da bakanlarla aynı niteliktedir.

Gerek Anayasamızdaki gerekse de seçim kanunlarımızdaki ilgili düzenlemelere göre, milletvekili adayı olmak isteyen kamu görevlilerinin, Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen seçim takviminin gerekli gördüğü zamanlar içinde görevlerinden çekilmeleri gerekmektedir.

14 Mayıs 2014 seçimleri bağlamında, bu tarih Yüksek Seçim Kurulu tarafından 16 Mart 2023 olarak açıklanmıştır.

Fakat 16 Mart 2023 tarihine kadar görevdeki Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve 17 bakan, görevlerinden çekilmemişlerdir.

Bu durumda, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanların, 14 Mart 2023 seçimlerinde milletvekili adayı olmaları, Anayasamızın 76’ncı ve 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun 18. Maddesi hükümleri karşısında mümkün değildir.


DİPNOTLAR:

[1] Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yapılan söz konusu değişiklikler, 11.02.2017 tarihli ve 29976 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6771 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik yapılmasına Dair Kanun”un, 16.04.2017 tarihinde yapılan Anayasa Referandumu ile kabul edilmesi üzerine gerçekleşmiştir. Yasanın Yürürlük maddesindeki ayrıntılı hükümlere uygun biçimde, bu değişikliklerin büyük bölümü, 24.06.2018 tarihinde birlikte yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinden sonra yürürlüğe girmiştir.

[2] Anayasa Md. 104 ve 106.

[3] 2018’den sonra, çeşitli platformlarda; Cumhurbaşkanı Yardımcısının ve bakanların “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi” olarak adlandırıldığı görülebilmektedir; ancak bu tanım “Anayasal” değildir, herhangi bir hukuk metninde “kabine” deyimi yer almamaktadır.

[4] 1982 Anayasası’nın 2017 değişiklikleri öncesindeki 104. maddesi.

[5] 1982 Anayasası’nın 2017 değişiklikleri öncesindeki 109. maddesi.

[6] 1982 Anayasası’nın 2017 değişiklikleri öncesindeki 112. maddesi.

[7] 1982 Anayasası’nın 2017 değişiklikleri öncesindeki 99. maddesi.

[8] Anayasa Md.104.

[9] Anayasa Md. 106.

[10] Klasik Kamu Yönetimi ve Anayasa Hukuku Doktrininde “güçler ayrılığı” prensibiyle çalışması gereken 3 temel devlet gücünden söz edilir: Yasama, yürütme, yargı. 2017 öncesi dönemde yürütme gücü (erki) içinde Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ile diğer bütün kamu idareleri yer almaktaydı. 2017 sonrasında artık sadece Cumhurbaşkanı ve diğer kamu idareleri yer almaktadır. Ancak, “yürütme yetkisi”, yani yürütmeye ilişkin her türlü politikanın belirlenmesi, kararların üretilmesi gibi görev ve sorumluluklar, 2017 öncesi dönemde Cumhurbaşkanı ve Bakanlar kurulu tarafından belli koşullar altında müştereken kullanılırken, 2017 sonrası dönemde artık sadece Cumhurbaşkanı tarafından tek başına kullanılmaktadır.

[11] 2017 öncesi dönemde üst kademe yöneticileri “3’lü kararname” ve “bakanlar kurulu kararnamesi” denilen sistemle atanmaktaydılar. 3’lü kararnamede ilgili bakanın, başbakanın imzaları ve Cumhurbaşkanının onayı; bakanlar kurulu kararnamesinde ise başbakan ile tüm bakanların imzaları ve Cumhurbaşkanının onayı bulunmaktaydı.

[12] Anayasa Madde 104’den: “Cumhurbaşkanı; üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler.”

[13] 10.07.2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde, Cumhurbaşkanının tek başına ve kendi kararıyla atama yapabileceği kadrolar listelenmiştir.

[14] Mustafa Oğuzhan Bölükbaşı, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Bakanlıkların Statüsü (Önceki Hükümet Sistemi ile Mukayeseli Olarak)”, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt/Vol: XXIV Sayı/No: 1 – 4 Aralık 2020, Sf: 41-69

[15] Anayasa, Md. 76/ 2.

[16] 13.06.1983 tarih ve 18076 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun,  10.04.2010 tarih ve 27548 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5980 sayılı Kanunun 29. maddesiyle değişik 18. Maddesi.

[17] 12.10.2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 6/c maddesi.

[18] 5237 sayılı Kanunun madde gerekçelerinden.

[19] https://hukukbook.com/kamu-gorevlisi/

[20] Bedir Bayrak, “Kamu Hizmetine Genel Bir Bakış,” Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Bölümü, 1985.

[21] Dr. Bayram Doğan, Arş.Gör. Didem Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Cumhurbaşkanı Yardımcıları ile Bakanların Sorumlulukları meselesi” Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 23, Sayı: 1, 2021, s. 163-191

[22] Anayasa’nın, 2017 öncesindeki 114. madde hükmü.

[23] Cumhurbaşkanı’nın seçimleri yenilemesine ilişkin 2023/121 sayılı kararı, 10.03.2023 tarihli ve 32128 mükerrer sayılı Resmî gazetede yayımlanmıştır. Yüksek Seçim Kurulu’nun, kamu görevlilerinin istifasına ilişkin 2023/91 sayılı kararı da aynı Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Bu kararda, kamu görevlilerinin görevden çekilme son tarihi 16 Mart 2023 olarak belirtilmiştir.

Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun