Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Tarih:

Ankara’daki Türkmen Aileler İle Röportaj Serisi (Seri 1: Birinci Aile): Irak Türkmenlerinin Sorunları ve Gelecek Planları

Diğer Başlıklar

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

Ankara’daki Türkmen Aileler İle Röportaj Serisi (Seri 1: Birinci Aile):

Irak Türkmenlerinin Sorunları ve Gelecek Planları

Irak Türkmenleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilk yıllardan bu yana Türk kamuoyunu meşgul eden ve Türkiye’nin Irak politikasını şekillendiren Türk topluluklarının başında gelmektedir. Irak Türkmenleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasının takip eden yıllardan günümüze değin Irak’taki tüm hükümetlerin asimilasyon politikalarının da hedefinde yer almıştır. Irak Türkmenleri, Rumeli’de yaşayan Türklerin çoğunluğunun aksine, Osmanlı İmparatorluğu parçalandıktan sonra Irak’ta yaşamaya devam etmişlerdir. Bu durumun birçok sebebi bulunmakla birlikte özellikle birkaç hususa değinmek gerekmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki Rumeli’de yaşayan Türklerin, Batı Trakya Türkleri dâhil olmak üzere, Türkiye’nin bölgede yeniden hak iddia edeceğine dair bir beklentisi bulunmamaktaydı. Irak Türkmenleri ise, günümüze değin, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunun artacağına dair ümitlerini korumuşlardır. Türkiye, Rumeli’ndeki Türklerin göçünü desteklerken Türkmenlerin Irak’taki nüfuslarını korumaları son derece önemliydi. Nitekim Misak-ı Milli içerisinde yer alan Musul ve Kerkük’teki Türkmen varlığının muhafazası Türkiye için hayatiydi. Nitekim İngiltere ve Türkiye arasında çözümlenemeyen ancak Lozan Barış Görüşmeleri sonrasına bırakılan Musul Meselesi’nde de aynı durum görülmektedir. Türkiye ve Irak arsındaki sınır anlaşmazlığını ortadan kaldıran 5 Haziran 1926 tarihli Ankara Antlaşması’nda ise 4. madde ile Irak Türkmenleri istemeleri halinde ve anlaşma tarihinden sonraki iki ay içinde, “Türkiye tarafına göç etme ve Türkiye’de yerleşme hakkını” elde etmişlerdir.[1] Ancak çoğu Irak Türkmeni bu haktan faydalanmamıştır.

1926 tarihli Ankara Antlaşması çerçevesinde belirtilmesi gereken birkaç husus daha bulunmaktadır. Yapılan anlaşmanın sadece 16. maddesinde, Musul Meselesi esnasında Türkiye’nin lehine hareket edenlere güvence verilmesi ve onları genel bir aftan yararlandırılmaları hedeflenmiştir.[2] Türkiye, kendisini destekleyen Türkmenlerin cezalandırılmaması için elinden gelen çabayı göstermiştir. Üstelik 1930’dan sonra Irak ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normale dönmesi, Irak Türkmenlerinin iktisadi ve sosyal durumlarını olumlu bir şekilde etkilemiştir. 1932 yılında Irak ile imzalanan Türkiye-Irak İkamet Mukavelenamesi, Irak Türkmenlerinin yararına olmuş, Türkiye’de oturmaları ve çalışmaları için düzenlemeler yapılmıştır.[3] Ancak Sadabat Paktı’nın imzalanması için bölgeye gelen Türk heyetinin Irak Türkmenleri tarafından coşkuyla karşılanması üzerine panikleyen Irak hükümeti, bu dönemden sonra bir müddet Türk heyetlerinin Kerkük bölgesine ziyaretine izin vermemiş ve Irak devlet okullarında 1935-1936 yıllarından itibaren Türk dil ve yazısına göre eğitim yapılması yasaklanmıştır.[4] Irak Türkmenlerinin daha sonraki dönemlerde çektiği acılar ve karşı karşıya kaldığı katliamlar kamuoyu tarafından da bilinmektedir.

Politika, İnovasyon, Tasarım ve Gelişim Merkezi (PİTGEM) olarak 2014’ün sonlarında Irak’ta yaşanan çatışmalardan kaçan bazı Türkmen ailelerine ulaştık. Türkiye, 2011’den sonra özellikle Suriye ve Irak’tan gelen farklı toplumsal grupların sığındığı bir ülke haline gelmiştir. Türk kamuoyunda özellikle Suriye’den gelen Türkmenler ve Araplar ön plana çıkmaktadır. Ancak Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan Irak Türkmenlerine yönelik ilgi, diğer sığınmacılara kıyasla, son derece azdır. PİTGEM, ulaşabildiği sekiz Türkmen ailesiyle çeşitli tarihlerde görüşmeyi başarmıştır. PİTGEM, neden Ankara’da yaşayan Irak Türkmenleri ile röportaj yapmak istemiştir? Sebepleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu andan 2015 tarihine değin Türkiye, Irak Türkmenlerinin Türkiye’ye yerleşmesi hususunda son derece mesafeliydi. Hem Kerkük-Musul üzerindeki olası egemenlik iddiaları hem de Türkiye’nin azınlık anlayışından kaynaklanan bir durum hâkim idi. Nitekim Lozan Barış Görüşmeleri esnasında İngiltere ve müttefikleri antlaşmada “Müslüman Azınlıklar” kavramının da bulunması konusunda ısrar etmiştir. Ancak Türk heyeti, Türkiye’nin bütünlüğünü koruyabilmek amacıyla sadece gayrimüslimlerin azınlık olarak kabul edileceği hususunda ısrar etmiştir.[5] Velhasıl Türkiye’nin son yıllarda özellikle Irak Türkmenlerine olan ilgisini kaybetmesi, Türkiye’nin Irak politikasının da değiştiğini göstermektedir. Artık Türkiye, Irak Türkmenlerinin Türkiye’ye yerleşmesini engelleyebilmek amacıyla en azından belirgin tedbirler almaktan vazgeçmiştir. Bu durum, Türkiye’nin Kerkük ve Musul konusundaki iddialarından feragat ettiği şeklinde yorumlanabilir. Irak Türkmenleri ile yapılan röportajlar yukarıda dile getirilen düşünceler çerçevesinde değerlendirilmelidir.
  • Son yıllarda Türkiye çeşitli Türk topluluklarını “Türk soylu” olarak kabul etmesine rağmen Irak Türkmenlerini bu şekilde değerlendirmemektedir. Irak Türkmenlerinin röportajlarda dile getirdiği birçok sorun, Türkmenlerin “Türk soylu” sayılmasıyla hukuk önünde de çözülebilecek meselelerdir.
  • Irak Türkmenleri, Türkiye’ye sığınan topluluklar arasında en korumasız gruplardan birisidir. Sorunlarını dile getirmek ve çözmek konusunda vakıf, dernek ya da diğer sivil toplum örgütlerinin herhangi bir faaliyette bulunduklarını iddia etmek güçtür.
  • Türkmenlere yönelik kamuoyunda birçok iddia ortaya atılmıştır. Mesela 30 Aralık 2022’de Ankara’da gerçekleşen Sinan Ateş cinayetinin tetikçisi olduğu iddia edilen Eray Özyağcı’nın uzun yıllar boyunca Türkmen Direnişi’ne destek olduğu iddia edilmiştir.[6] Söz konusu iddianın bir parçası olan Türkmenler, Suriye Türkmenleridir. Söz konusu kişi ya da kişilerin Suriye’deki Türkmen Direnişi’ne destek olup olmadıklarının doğruluğu, aktif bir katkılarının olup olmadığının içyüzü ise başka bir yazı konusudur. Irak Türkmenleri, Türkiye’deki sığınmacılar arasında en mazlum topluluklardan biri olup bu tarz ilişkilerden uzak durdukları söylenebilir. Irak Türkmenlerinin de kendi seslerini duyuracak bir mecraya ihtiyaçları vardır.
  • Birçok siyasetçi ve bürokrat, Türkiye’nin yabancılara karşı son derece sevecen bir şekilde davrandığını söylemektedir. Ancak Irak Türkmenlerinin yaşadığı bazı kişisel tecrübeler, bu iddiaları çürütebilecek niteliktedir.
  • Türk kamuoyunda bazı yaygın düşünceler bulunmaktadır. Mesela tüm sığınmacıların eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerden ücretsiz yararlandığı ve bu insanların tamamına devlet tarafından yardım edildiğine yönelik düşüncelerin tamamı, en azından Irak Türkmenleri söz konusu olduğunda, ön yargılardan ibarettir.

Yukarıdaki gerekçelere dayanarak PİTGEM kamuoyunun dikkatini Türkiye’ye sığınan Irak Türkmenlerine çekmek istemiştir. PİTGEM’in nihai amacı hem Türkiye’de yaşayan Iraklı Türkmenlerin seslerini duyurmasına katkı sağlamak hem de Türkiye’nin Türkmenlere dair kamu politikasında bir değişiklik olup olmadığını analiz etmektir. Bu nedenle Ankara’nın ilçelerinde yaşayan sekiz farklı Türkmen aileyle görüşülmüştür. Yapılan görüşmelerde yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış mülakat yöntemleri kullanılmıştır. Görüşmecilerin önemli bir kısmı erkektir. Türkmenler, genellikle daha geleneksel bir topluluk olduğu için, Türkmen kadınların genel itibariyle yabancılarla aynı mekânda bulunması tercih edilmemektedir. Bu nedenle PİTGEM tarafından yapılan röportajlarda sadece üç kadın katılımcıyla görüşülebilmiştir. Türkmenler, Irak’taki olayların neticesinde Türkiye’ye sığındığı için hemen hemen tamamı “uluslararası geçici koruma” statüsüne tabi bulunmaktadırlar.  17/12/2022 tarihli bu görüşme, Telafer/Musul’dan Türkiye’ye sığınmış bir Türkmen aile ile yapılmıştır. Mülakat esnasında iki kişi sorulara cevap vermiştir. Katılımcıların ikisi de erkektir. Katılımcılardan biri 28 yaşındadır. Diğer katılımcı, genç Türkmen’in babasıdır, 54 yaşındadır ve memur emeklisidir. 54 yaşındaki beyefendinin toplamda on çocuğu bulunmaktadır.  54 yaşındaki katılımcı sekiz kız ve iki erkek evladının babasıdır. Çocukların hepsi Irak doğumludur. Şu anda üç çocuk üniversite eğitimine de devam etmektedir. Gerek 28 yaşındaki katılımcı gerekse ağabeyi Türkmen kadınlarla evlenmişler. Aynı zamanda 54 yaşındaki katılımcının iki kızı da Irak Türkmenleri ile evlidir. 54 yaşındaki Türkmen’in en büyük çocuğu 31 yaşında bir erkektir ve Ankara’da yaşamaktadır. 31 yaşındaki Türkmen, üniversite üçüncü sınıftan okulu terk etmek zorunda kalmıştır. Irak Türkmenlerinin geleneklerine oldukça düşkün olduğu söylenebilir. Görüşme yapılan evde yabancılar bulunduğu için reşit olmuş kadınların yabancıların bulunduğu oturma odasına girmesine müsaade edilmemiştir. Kısacası Türkmen kadınlar ile görüşülememiştir. Türkmenlerin kullandığı Türkçe daha çok Urfa veya Azerbaycan Türkçesi’ne yakındır. Röportaj Türkmen ailenin İncirli/Keçiören-Ankara’daki evinde yapılmıştır.

PİTGEM, röportaj yapılan Türkmenler, “uluslararası koruma statüsü” altında oldukları için yüzleri tanınacak şekilde fotoğraflarının çekilmesi ve yayınlanmasını doğru bulmamaktadır. Bu nedenle, katılımcıları fotoğrafları, isimleri ya da soy isimleri röportaj içerisinde kullanılmamıştır. Röportaj yayına hazırlanırken katılımcıların cevapları okuyucunun kolay anlaması için lehçe ve ağız farkları değiştirilerek resmi Türkçe şeklinde düzenlenmiştir.

Röportajın Özeti:

2015 senesinde DAEŞ/IŞİD yüzünden evimizi terk etmek zorunda kaldık.”

Arapça soy isimlerini kullanmaya devam etsek bile Irak’a ait olmadığımızı düşünüyorlar. Türkçe soyadı taşıyanların devlette iş bulabilmeleri çok zor.”

“Türkmenler olarak Saddam Dönemi’nde mesela güvenlik açısından herhangi bir problem ile karşı karşıya kalmadık. Ancak Türkmenlerle Arapları bir tutmuyorlardı. Türkmenlere yönelik ırkçılık elbette vardı.”

“Türkmenlere yönelik ırkçılık elbette vardı. Çocuklarımıza Türkçe isimler verebiliyorduk. Ancak anadilde eğitim ve öğretim yasaklanmıştı. Türkçe okuma-yazma öğrenemiyorduk.”

Türkmenleri Irak’ın ülkelerine (PİTGEM Notu: Katılımcı burada eyaletlerden ve şehirlerden bahsetmektedir) dağıtmak istiyorlardı. Saddam’ın Türkmenleri Irak’ın her şehrine dağıtırız, Irak’tan dışarı çıkamazlar dediği rivayet edilir.

Kuzey Irak Kürt Bölgesi’ne giderken pasaport ile gidiyoruz.  Telafer bir ara Barzani’nin egemenliğine girdi. Ancak halk Barzani’yi kabul etmemiş.”

Bizim evimizi yaktılar. Kimin yaktığını ise bilmiyoruz. Öncelikle yaşadığımız mahallede bir bombardıman başladı. Canımızı kurtarabilmek için evden kaçtık.

İlk zamanlarda Türkmen olmamız bize bir avantaj sağladı elbette. Ancak daha sonra Türkiye’deki yabancıların sayısının giderek artması, insanların bize yönelik bakış açısını da etkiledi.”

Suriyeler içerisinde, ister Arap olsun isterse Türkmen, Türk vatandaşlığını alanların sayısı Iraklılardan daha fazla.”

“Türklere daha fazla ücret veriyorlar. Mesela önceki zamanlarda ben işe yeni başlamış bir Türk’e işi öğretmiştim. İşe yeni başlayan bir arkadaşım 1400 lira alırken benim aylık kazancım 900 lira idi.”

Bir tane kuzenimin mahkemesi geçenlerde bitti. Mesela onun çalışma izni vardı. Çalışma izni iptal edildi. Denizli’de herhangi bir olayda yaşanmamıştı üstelik. Bir kuzenimin üzerine ev var burada. Evi satması ve Irak’a gitmesi için baskı yaptılar.”

“Mahalledekiler bu cenaze neden o kadar kalabalık, çocuklar torpil atıyor diye Türkmenlerin evlerine silahla saldırdılar. Halbuki öyle bir durum yoktu. Pompalı tüfekle kılıç ile filan saldırdılar.”

“Benim kardeşim Adana’da kayboldu. 2015’ten beri haber alamıyoruz kendisinden. Önce Antep’teki çadır kentinde kalıyordu. Sonra Ankara’ya geldi. Daha sonra Adana’ya geçti ve kendisinden haber alamadık bir daha.”

Türkiye’ye karşı çok minnettarız. Kapılarını bize açması Irak Türkmen’i olarak benim nezdimde yeterlidir. Tüm çocuklarımın eğitim almasını istiyorum. Başka bir dileğim yoktur.”

Röportajın Tam Metni:

Ankara’daki Türkmen Aileler İle Röportaj Serisi 1 (Birinci Aile):

Irak Türkmenlerinin Sorunları ve Gelecek Planları

Öncelikle Politika, İnovasyon, Tasarım ve Gelişim Merkezi (PİTGEM) ile görüşmeyi kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ederiz. Biraz kendinizden bahseder misiniz? Irak’ta ne yapıyordunuz? Hangi bölgede yaşadınız? Türkiye’ye ne zaman geldiniz?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Irak’ta Musul/Telafer bölgesinde yaşıyorduk. Ben öğrenciydim. 2015 senesinde DAEŞ/IŞİD yüzünden evimizi terk etmek zorunda kaldık. IŞİD yüzünden Irak’tan çıkıp Türkiye’ye geldik. 2015’ten beri Türkiye’de yaşıyoruz. Babam daha önce Irak’ta memur idi. Ancak babam yeni emekli oldu. Emekli olalı neredeyse birkaç ay oldu. Irak’ta aldığı emekli maaşını Türkiye’ye yatırılabiliyor. Irak’ta emekli olanların maaşı Türkiye’ye gelebiliyor. Bir sorun yaşadığımız söylenemez. Babam Irak ordusunda görevli bir personeldi. Askeri hemşire olarak görev yapmaktaydı. Ağabeyim ise biz Irak’tayken üniversite öğrencisi idi. Üniversitenin üçüncü senesinde ise okulu terk etmek zorunda kaldı.

“Türkmenlere karşı ırkçılık hep vardı. Kamusal alanlarda Türkçe konuşabilmemiz mümkün değildi”

Irak’taki hayatınız Saddam Döneminde nasıldı? Hatırlıyor musunuz? Saddam Dönemi’nde Türkmenler ile rejim arasındaki ilişki nasıldı?

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): Saddam zamanında biz çok sıkıntı çektik. Mesela benim soyadım Türkçe. Ancak benim babamın kimliğinde Arapça başka bir isim yazıyor. Babam aslında Osmanlı İmparatorluğu’nun tebaası idi. Ancak babam Irak’a gidince Saddam döneminde bizi Arap yapmak istediler. Bizi Arapça soy isimleri taşımaya zorladılar. Arapça soy isimlerini kullanmaya devam etsek bile Irak’a ait olmadığımızı düşünüyorlar. Türkçe soyadı taşıyanların devlette iş bulabilmeleri çok zor. Hem Türkçe hem Arapça soy isimleri olabiliyor ama. Şu an kullandığımız Arapça soyadını bize zorla Saddam döneminde verdiler.

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Irak’taki Türkmenlerin hayatı hep zordu. Hem Saddam Dönemi’nde hem de sonrasında biz oldukça sorunlu bir süreçten geçtik. Ancak Saddam Dönemi’nde mesela güvenlik açısından herhangi bir problem ile karşı karşıya kalmadık. Ancak Türkmenlerle Arapları bir tutmuyorlardı. Türkmenlere yönelik ırkçılık elbette vardı. Çocuklarımıza Türkçe isimler verebiliyorduk. Ancak anadilde eğitim ve öğretim yasaklanmıştı. Türkçe okuma-yazma öğrenemiyorduk. Kamusal alanlarda Türkçe konuşabilmemiz mümkün değildi. Arapça soyadı olmayanların devlette işleri yürümezdi.

“Saddam açısından Sünni ve Şii Türkmen arasında fark yoktu. Hepsi dışlanıyordu.”

Irak’ta yaşayan Türkmenlerin Saddam iktidardayken Türkiye’ye yerleşmek gibi bir niyetleri hiç oldu mu?

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): Saddam Dönemi’nde veya öncesinde Irak Türkmenlerinin Türkiye’ye yerleşmek gibi bir niyetleri bulunmamaktaydı. Saddam düşmeden önce Telafer’in Araplaştırılmasına yönelik bir istek söz konusuydu. Türkmenleri Irak’ın ülkelerine (PİTGEM Notu: Katılımcı burada eyaletlerden ve şehirlerden bahsetmektedir) dağıtmak istiyorlardı. Saddam’ın Türkmenleri Irak’ın her şehrine dağıtırız, Irak’tan dışarı çıkamazlar dediği rivayet edilir. O dönemde ülke dışına çıkmak bizim için yasaktı. Bazı aile bireylerimiz bu hevesleri yüzünden katledilmişti.  Eğer bir Türkmen Türkiye’ye bir şekilde geldiyse ve Irak’a döndüyse rejim güçleri tarafından yok edilirdi.

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Saddam Dönemi’nde Şii ve Sünni Türkmenler arasında bir sorun yaşanmıyordu. Türkmenlerin tamamı bir hareket ediyordu. Saddam açısından da Şii veya Sünni Türkmen arasında bir fark yoktu. Hepsine aynı şekilde muamele ediliyordu. Şii ve Sünni Türkmenler beraber dışlanıyorlardı.

Saddam Rejimi’nin yıkılmasından sonra sizin için neler değişti?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Saddam Dönemi’nde 18 yaşına gelince zorunlu askerlik mevcuttu. 3,5 yıl boyunca askere gidiliyordu. Saddam’dan sonra zorunlu askerlik kaldırıldı. Türkmenlerin ise özellikle subay ya da astsubay olarak orduya alınmaları zorlaştı. Bir Türkmen’in, Saddam’dan sonra, subay ya da astsubay olabilmesi için siyasi torpil gerekiyordu. Saddam’dan sonra bedelli askerlik yaygınlaştı. Saddam’dan sonra birçok konuda Türkmenler yaftalanmaya başlandı. Mesela mahallelerde olaylar patlak verse ilk olarak Türkmenler suçlanıyordu.

“Mezhep meselesinden ziyade Irak’ta Türkmen olmak çok zor”

Türkmenler arasında mezhep farklılığından kaynaklanan sorunlara değinir misiniz?

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): Şiiler Sünni Türkmenlere baskı yapıyorlar. Şii Türkmenler ile Sünni Türkmenler arasında oldukça büyük anlaşmazlıklar var. Şii Türkmenleri ve Sünni Türkmenleri birbirinden ayıran güçler ise Kaide (El-Kaide) ve Amerika’dır. Şii Türkmenler ister Telafer’de ister Kerkük’te olsun bize sahip çıkmadılar. Ama ilginçtir Şii Araplar da Telafer’de yaşayan Şii Türkmenleri korumadılar mesela. Mezhep meselesinden ziyade Türkmen olmak Irak’ta çok zor.

Kuzey Irak Kürt yönetimi için Türkmenler ne düşünmektedir?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Kuzey Irak Kürt Bölgesi’ne giderken pasaport ile gidiyoruz.  Telafer bir ara Barzani’nin egemenliğine girdi. Ancak halk Barzani’yi kabul etmemiş. Kuzey Irak Kürt Yönetimi ve Türkmenler arasındaki ilişki hakkında daha fazla yorum yapmak istemiyoruz.

Fotoğraf-1: Irak Türkmenleri için kuş beslemek çok önemli bir faaliyettir. Ziyaret edilen tüm Türkmenlerin evinde genelde yukardaki gibi bir manzara ile karşılaşılmıştır. Aynı zamanda Türkmen adetlerine göre esas olan yerde ve minder üzerinde bağdaş kurarak oturmaktır.

Kaynak: (© PİTGEM, 2023)

Bizim evimizi yaktılar. Kimin yaktığını ise bilmiyoruz”

Irak’tan Türkiye’ye gelip yerleşme kararınızın arkasında yatan sebepleri açıklar mısınız?

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): Bizim evimizi yaktılar. Kimin yaktığını ise bilmiyoruz. Öncelikle yaşadığımız mahallede bir bombardıman başladı. Canımızı kurtarabilmek için evden kaçtık. Döndüğümüz zaman ise evimizin yakıldığını gördük. Biz Irak’tan 2014’ün sonlarına doğru çıktık. Biz çıkarken yaşadığımız yerlerde IŞİD vardı. Ancak Türkiye’ye geldiğimiz zaman ise Telafer’deki IŞİD militanlarının Irak kuvvetleri tarafından yenildiğini öğrendik. İran desteğiyle IŞİD militanlarını mağlup etmişler.

Türkiye, bu süreçte size destek verdi mi?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Türkiye bize kapılarını açmıştır. Kapılar açıldığı için çok minnettarız. Bunun dışında bir beklentimiz bulunmamaktadır.

Irak’tan Türkiye’ye nasıl geldiniz?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Irak’ı terk ettikten sonra önce Suriye’ye geldik. Daha sonra ise Türkiye’ye geçtik. Ancak Türkiye’ye gelirken herhangi bir sınır kapısından giriş yapmadık. Kaçak olarak Türk sınırlarına adım attığımızı söyleyebilirim. Suriye tarafındaki Babüsselam Sınır Kapısı’na yakın bir yerden giriş yaptık. İlk resmi kaydımızı Konya’da yaptırdık. Türkiye’ye ilk geldiğimizde, önce Konya’da yaşadık. 4,5-5 yıldır Ankara’da yaşamaktayız. Babam bizden farklı olarak pasaport ile giriş yapmayı başardı.

“Türkiye’ye gelince ilk önce Türkmen olmamız avantajlar sağladı. Ancak Irak Arapları da gelince bize bakış açısı değişti”

Türkiye’ye ilk geldiğinizde hangi zorluklarla karşılaştınız?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Türkçe anadilimiz olmasına rağmen biz de burada yeni gelen herkesin karşılaştığı zorlukları yaşadık elbette. Ev tutmak, iş bulabilmek, Türklerin bize güvenebilmesi vs. hepsi karşılaştığımız zorluklar arasında yer almaktaydı.

Türkmen olmanız size bir avantaj sağladı mı?

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): İlk zamanlarda Türkmen olmamız bize bir avantaj sağladı elbette. Ancak daha sonra Türkiye’deki yabancıların sayısının giderek artması, insanların bize yönelik bakış açısını da etkiledi. Halk nezdinde Türkmenler daha avantajlı. Ev kiralayabilmek veya iş bulmak, diğer yabancılara nispeten, daha kolay olabiliyor. Ama sonradan Irak Arapları gelince bize bakış açısı da değişti. Üstelik Irak’tan gelen zengin Araplar yüzünden ev kiraları da çok arttı. Artık ne Türkmen ev tutabilir ne de fakir Arap.

‘Zengin Araplar’ dediğiniz kimseler neden Türkiye’ye geliyor sizce? Sebep güvenlik kaygısı mı?

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): Iraklı Arapların Türkiye’ye gelme sebebi, savaştan ziyade, Türkiye’de yaşamın daha rahat olması. Iraklı Araplar orada daha fazla maaş alıyor. Irak’ta evleri var. Ama Türkiye’de yaşamayı tercih ediyorlar. Bir kısmı elbette yani. Daha rahat yaşam için Irak’tan Türkiye’ye gelen Araplar var. Burada ev ve hatta bina alan çok sayıda zengin Arap var. Bağdat veya Basra’dan gelen Arapların maddi durumu yerinde oluyor. Mesela orada evini üç yüz dolara kiraya veriyor. Gelip Türkiye’de iki yüz dolara ev kiralayabiliyor. Arapların genel itibariyle bizden daha avantajlı olduğunu düşünüyorum.

Dil bariyerinden kaynaklı olarak ne gibi sorunlar yaşadınız?

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): Çocuklarımın daha iyi Türkçe okuyabilmesini isterdim. Reşit olmayan tüm çocuklarım Türkiye’de okula başladılar ve eğitim hayatlarına devam ediyorlar. Ancak bazılarının Türkçe okumasında hala bazı sorunlar var. Ailedeki kadınlar zaten Arapça bilmiyor.

“Çoğu yabancı güvencesiz olarak çalışıyor”

Çalışma izniniz var mı? Sigortanız yapıldı mı?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Maalesef IŞİD’ten kaçtıktan sonra öğrenciliğimi bitirecek bir şans bulamadım. Kısacası öğrenciliğimi bitiremedim. Ancak Türkiye’de tıbbi sekreterlik sertifikasını alabildim. Tıbbi sekreterlik sertifikamı kullanabilmek adına herhangi bir başvuruyu henüz yapamadım. Şu an sanayide çalışmaktayım. Sigortasız çalışıyorum. Genelde bir işverenin yabancılara sigorta yapabilmesi için iş yerinde sigorta yapılan 5 Türk’e karşılık bir yabancı olması gerekiyor. Bu nedenle çoğu işveren sigorta yapamıyor. Bu söylediğim kural yüzünden çoğu iş yeri yabancılar için çalışma izni alamıyor. Zaten bazı iş yerleri de yabancılar için çalışma izni almak istemiyor. Bu nedenle çoğu yabancı güvencesiz olarak çalışıyor. Sanayide çalışanların önemli bir çoğunluğu artık yabancı zaten. Bu nedenle, yukarıda dile getirdiğim kurala uygun bir biçimde çalışma izni almam çok zor. Zaten sanayide yeterli sayıda Türk çalışmıyor. İşverenlerin çoğu da yabancıların çalışmasını tercih ediyor. Ama zaten Türk vatandaşı olup sigortasız çalışan çok kişi var. Sadece yabancılara özgü bir durum değil bu. Türkler sigorta parasını alıyor ve daha sonra güvencesiz çalışmaya devam ediyor.

Burada hangi işlerde çalıştınız?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Irak’ta yaşarken benim sanayide çalışmak gibi bir tecrübem bulunmamaktaydı. İki yıl boyunca sanayide rot balansçılık işiyle meşgul oldum. Daha önce ise Konya’da bir restoranda çalıştım. Konya’da bir yıla yakın gıda sektöründe ve iki yıl kadar da giyim mağazasında çalıştım. İmalat kısmında değil de giysilerin satışı üzerine çalıştım. Hangi iş daha uygun olursa girdim çalıştım. Birkaç işte çalıştığımı söyleyebilirim. Çalıştığım iş yerinde Türklerle aynı işi yapmama rağmen ücretlendirme daha farklı olmaktadır. Türklere daha fazla ücret veriyorlar. Mesela önceki zamanlarda ben işe yeni başlamış bir Türk’e işi öğretmiştim. İşe yeni başlayan bir arkadaşım 1400 lira alırken benim aylık kazancım 900 lira idi. Zaten bu sebeple çalıştığım yerden ayrılmak zorunda kaldım.

“Iraklı Türkmen olmanın vatandaşlık alırken bir avantajı yok. Ama Suriyeli Arap veya Türkmen bizden daha çok vatandaşlık alabiliyor”

Türkiye’de şu an vatandaşlık mı edindiniz? İkamet izni ile mi kalıyorsunuz?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): İkamet izni ile Türkiye’de kalıyoruz. İkamet iznimizi yılda bir yenilememiz gerekiyor. Normalde Türk vatandaşlığın alabilmek için Türkiye’de 5 yıl yaşamış olmamız gerekiyor. Biz ise 9 yıldır Türkiye’de yaşıyoruz. Normalde ben başvuru yaptım Ankara İl Göç İdari Genel Müdürlüğü’ne. Bu kimlik ile alamazsınız dediler. Türkiye’de ilk kayıt yaptırdığımız vakit, uluslararası koruma statüsündeki yabancılara dağıtılan bir kimlik belgesi verilmişti. Elimdeki kimlik belgesi yüzünden vatandaşlık alamıyorum. 5 yıl boyunca çalışma iznine sahip olan yabancılara da vatandaşlık verilebiliyor. Ama yukarıda neden sigortalı çalışamadığımı zaten anlatmıştım. Diğer bir seçenek ise 400.000 dolar karşılığında bir ev almak ve vatandaş olabilmek. Bu ikinci seçenek benim için mümkün değil elbette. Son seçenek ise bir iş yeri açmak ve sigortalı bir biçimde 10 Türk vatandaşını çalıştırmak. Türkmen olmanın vatandaşlık alırken bir avantajı yok. Suriyeler içerisinde, ister Arap olsun isterse Türkmen, Türk vatandaşlığını alanların sayısı Iraklılardan daha fazla. İki polis ikamet ettiğimiz adrese gelmişlerdir. Bazen polislerin kontrol maksadıyla adresleri ziyaret ettiği oluyor. Ankara İl Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nden kimse gelmedi. Ankara Emniyeti tarafından ben ve ağabeyim iki kez çağrıldık. İki çağrıda da bekletmeden Emniyet Müdürlüğü’ne gittik.

Şekil-1: Uluslararası Koruma Statüsündekilere Verilen Kimlik Belgesi:

Kaynak:http://www.tunceli.gov.tr/kurumlar/tunceli.gov.tr/Duyurular/2022/Haziran/GENELEMR20222.pdf (Erişim Tarihi: 16/01/2023).

Türkiye dışında gitmek istediğiniz bir ülke var mı?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Türkiye dışında gitmek istediğimiz bir başka ülke yok. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından üçüncü bir ülkeye yerleştirilmeyi beklemiyoruz.

Irak’a dönmek gibi bir isteğiniz var mı?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Irak’a dönme gibi bir isteğimiz bulunmuyor.

Türkmenlerin evlerine silahla saldırdılar”

Peki, şu an yetkililerden bir talebiniz var mıdır?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Bizim Türkiye’den en öncelikli talebimiz sigorta işlerinin biraz kolaylaştırılmasıdır. Mesela iki Türk vatandaşına karşın bir yabancı çalıştırılması gibi bir kural olsa bizim çalışma izni almamız daha kolay olur ya da güvenceli çalışmamızı daha rahat kabul ederler.

Başka neler var?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Bir şehirden başka bir şehre giderken İl Emniyet Müdürlüğü’nden izin almamız gerekiyor. Mesela bunun kolaylaştırılmasını isterdim. Genellikle bu izinler reddediliyor. Konya’da iki kız kardeşim var. Onları iki yıldır göremiyorum. Kardeşlerimin de buraya gelirken izin istemeleri gerekiyor doğal olarak. Ancak verilen iznin süresi de belli olmuyor. Bazen bir hafta, bazen 10 gün bazense 15 gün izin verilebiliyor. Babam pasaport ile giriş yaptığı için Türkiye’ye kardeşlerimi görmek için Konya’ya gidip gelebiliyor. Onun tabi olduğu statü bizimkinden daha farklı. Ramazan Bayramı veya Kurban Bayramı gibi dini tatillerde ise izin verilmesi daha zor oluyor.

Türkiye’deki Irak Türkmenlerinin yaşadığı zorlukları bizimle paylaşır mısınız? Türkiye de bulunan Irak Türkmenlerine ilişkin bir sivil toplum kuruluşu bulunuyor mu? Ve ne gibi faaliyetleri var?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Türkiye’de Irak Türkmenleri genelde Ankara, Konya, Samsun, İzmir gibi şehirlerde yaşıyorlar. Aslında birçok şehre dağılmış vaziyetteler denilebilir. Türkmenlerin genelde Ankara’da daha yoğun olduğunu söyleyebilirim. Genelde Demirlibahçe (Mamak), Abidinpaşa (Mamak), Akdere (Mamak), Demetevler (Yenimahalle), Sincan, Çubuk, Aktepe (Keçiören), Gülveren vb. semtlerde yoğunlaşmış vaziyetteler.

Türkmenlerin Ankara’da bir araya geldiği bir dernek var. 2014’ten sonra Türkiye’ye sığınan Türkmenler tarafından kurulmuş bir dernek. Bu dernekte hem Türkler hem de Türkmenler bulunuyor. Türkmen Derneği sorunların çözümüne yönelik bir faaliyette bulunuyorsa bile ben bilmiyorum. Adetlerimizi korumaya yönelik herhangi bir eylem yaptıklarını düşünmüyorum.

Türkiye’deki Irak Türkmenlerinin yaşadığı güvenlik sorunları oluyor mu?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Başımıza gelen bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Seneler evvel Konya’da amcamın kızı vefat etti. Bir Türk vatandaşı ile evliydi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine beş gün kala kendisi vefat etti. Konya’da Eski Garajın oralarda oturuyorlardı. Mahalledekiler bu cenaze neden o kadar kalabalık, çocuklar torpil atıyor diye Türkmenlerin evlerine silahla saldırdılar. Halbuki öyle bir durum yoktu. Pompalı tüfekle kılıç ile filan saldırdılar. Ağabeyimin üç parmağı gitti. Şu anda sol elinin üç parmağı bulunmuyor. Kendisi solak üstelik. İş bulma konusunda çok ciddi sorunlar yaşıyor. Çok yer işe almadı onu. Dokuz kişi bu olaylar esnasında yaralandı. Saldırıyı başlatan kişiler yakalandı aslında. Ama hepsi serbest bırakıldı. Sonra suçu on beş yaşındaki bir çocuğun üzerine attılar. Şimdi mahkeme devam ediyor. Hatta bu olay haberlere bile yansıdı. Parasızlıktan hakkımızı da arayamıyoruz.

Başka benzer olaylar yaşandı mı?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Yabancı düşmanlığı ile ilgili bir başka misal daha verebilirim. Denizli’de yaşayan amca çocuklarını kovdular. Uluslararası koruma statüleri iptal edildi ve Irak’a dönmeleri gerektiği söylendi. Bir kısmı Irak’a dönmek zorunda kaldı. Bir kısmı ise mahkemenin sonucunu bekliyor şu anda. Mahkemeyi ne kadar uzatabilirse uzatıyor yetkili merciler. Bir tane kuzenimin mahkemesi geçenlerde bitti. Mesela onun çalışma izni vardı. Çalışma izni iptal edildi. Denizli’de herhangi bir olayda yaşanmamıştı üstelik. Bir kuzenimin üzerine ev var burada. Evi satması ve Irak’a gitmesi için baskı yaptılar.

Sizce bunlar doğrudan Türkmenlere mi yönelik mi yapılıyor yoksa yabancılara karşı genel bir tavır mı var?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Türkmen olarak dışlandığımızı düşünmüyorum. Ama ister istemez yabancılara yönelik bir ön yargı oluyor.

“Türkmen Derneği bize destek olmuyor. Avukata vekalet verdik dedikleri de doğru çıkmadı. Başkalarına yardımcı oluyor mu onu da duymadık”

Böyle durumlarda Türkmen Derneği ya da benzer sivil toplum kuruluşları sizlere destek olmuyor mu?

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): Bu olaylar esnasında bizim paramız yoktu. Türkmen Derneği   bizim yerimize avukat tuttu. En azından bize öyle söylemişlerdi. Daha sonra Ankara’ya taşındık. Bizim bir Türk arkadaş sağ olsun bize bir avukat buldu. Ankara’daki avukat hanım Konya’daki avukat ile görüştü. Konya’daki avukata hiç vekalet verilmemiş Türkmen Derneği tarafından. Oysa biz Türkmen Derneği’ne avukata ulaştırsın diye vekalet vermiştik. Fail belli olmasına rağmen hiçbir şey yapamıyoruz. Benim kardeşim Adana’da kayboldu. 2015’ten beri haber alamıyoruz kendisinden. Önce Antep’teki çadır kentinde kalıyordu. Sonra Ankara’ya geldi. Daha sonra Adana’ya geçti ve kendisinden haber alamadık bir daha.

Türkmen Derneği başka Türkmenlere destek oluyor mu?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Bizim ihtiyaçlarımızda olmadı. Başkalarına oluyor mu bilmiyoruz ama olduğunu da hiç duymadık.

“Türkler ile ilişkimiz kısıtlı ama Türkiye’ye minnetarız”

Türk halkından ve devletten gerekli desteği gördüğünüzü düşünüyor musunuz? Topluma adaptasyon sağlama anlamında Türk halkı ile nasıl bir ilişkilenme biçiminiz oldu?

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Türkler ile ilişkilerimiz son derece kısıtlı. Herhangi bir sorun yaşamak istemediğimiz için kimseyle iletişim kurmuyoruz. Daha çok aile içerisindeyiz diyebiliriz. Komşuluk ilişkilerinin çok kuvvetli olduğunu söyleyemeyeceğim. Yine de Türkmen olunca komşuluk, diğer yabancılara kıyasla, daha iyi oluyor. İnsanların kabul etmesi daha kolay oluyor. Ancak biz zaten kendi yağımızda kavuruluyoruz diyebilirim.

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): Türk halkından da herhangi bir beklentimiz bulunmamaktadır. Türkiye’ye karşı çok minnettarız. Kapılarını bize açması Irak Türkmen’i olarak benim nezdimde yeterlidir. Tüm çocuklarımın eğitim almasını istiyorum. Başka bir dileğim yoktur.

Bu samimi sohbet için teşekkür ederiz. Bundan sonraki yaşam mücadelenizde sağlık, başarı ve kolaylıklar diliyoruz.

Türkmen-2 (54 yaşında, erkek): Biz teşekkür ederiz. Var olasınız. Allah razı olsun.

Türkmen-1 (28 yaş, erkek): Var olun. Sağ olun. Allah razı olsun.

NOT: Ankara’da yaşayan Türkmen aileler ile röportajlarımız, röportaj serisinin ikinci bölümünde bir başka Türkmen aile ile devam edecektir.


DİPNOTLAR:

[1] Mehmet Kayıran & Selami Saygın, Irak Türkmenleri, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2011, S. 31, s. 286, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/55735 (Erişim Tarihi: 22/03/2023).

[2] Soner Doğan, Irak Türkmenler, Araştırma 68, İnsamer, Haziran 2018, s. 16, https://www.insamer.com/tr/uploads/pdf/rapor-irak-turkmenleri.pdf (Erişim Tarihi:  16/03/2023).

[3] Kadir Kasalak, “Irak’ta Manda Yönetiminin Kurulması ve Atatürk Dönemi Türkiye-Irak İlişkileri”, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, Yıl 5, S. 9, Ankara,  Şubat 2007, s. 199-201, https://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/arastirmalar/kadir_kasalak_ataturk_donemi_turkiye_irak_iliskileri.pdf.

[4] Soner Doğan, Irak Türkmenler, Araştırma 68, İnsamer, Haziran 2018, s. 16, https://www.insamer.com/tr/uploads/pdf/rapor-irak-turkmenleri.pdf (Erişim Tarihi:  29/01/2023).

[5] Remzi Altunpolat, Uluslararası Hukuk Açısından Lozan Barış Antlaşması’nın Siyasal Hükümleri Işığında Türkiye’de Azınlıklar Sorunu: Tarihten Güncelliğe, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2005, s. 11-12.

[6] Aktifhaber, “Sinan Ateş cinayeti: Aranan iki firarinin Suriye’deki Türkmen Dağı bölgesine kaçtıkları iddia edildi”, 4 Ocak 2023, https://aktifhaber.com/gundem/sinan-ates-cinayeti-aranan-iki-firarinin-suriyedeki-turkmen-dagi-bolgesine-kactiklari-iddia-edildi.html.

KAYNAKÇA:

Aktifhaber, “Sinan Ateş cinayeti: Aranan iki firarinin Suriye’deki Türkmen Dağı bölgesine kaçtıkları iddia edildi”, 4 Ocak 2023, https://aktifhaber.com/gundem/sinan-ates-cinayeti-aranan-iki-firarinin-suriyedeki-turkmen-dagi-bolgesine-kactiklari-iddia-edildi.html.

Kadir Kasalak, “Irak’ta Manda Yönetiminin Kurulması ve Atatürk Dönemi Türkiye-Irak İlişkileri”, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, Yıl 5, S. 9, Ankara,  Şubat 2007, s. 187-201, https://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/arastirmalar/kadir_kasalak_ataturk_donemi_turkiye_irak_iliskileri.pdf.

Remzi Altunpolat, Uluslararası Hukuk Açısından Lozan Barış Antlaşması’nın Siyasal Hükümleri Işığında Türkiye’de Azınlıklar Sorunu: Tarihten Güncelliğe, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2005.

Soner Doğan, Irak Türkmenler, Araştırma 68, İnsamer, Haziran 2018, https://www.insamer.com/tr/uploads/pdf/rapor-irak-turkmenleri.pdf.

Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Diğer Yazılar