Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Tarih:

31 Mart 2024 Yaklaşırken: Bir Yerel Seçimin Anatomisi

Diğer Başlıklar

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

ÖZET

Muhalefet partileri 2014 yerel seçimlerine, 2019 seçimlerinin aksine ‘özü başına’ giriyor. İYİP CHP’yle yol arkadaşlığını sona erdirdi; HDP ise (yeni adıyla DEM Parti) Batı’da AKP’ye kaybettirme stratejisini sorguluyor. Bu vaka analizinin amacı CHP büyükşehirlerde ittifak yapmadan kazanabilir mi (?) sorusunu cevaplamaktır. Bu soruyu cevaplamak için önceki yerel seçimlerdeki seçmen davranışlarını incelemek gerekiyor.

31 Mart 2024 Yaklaşırken: Bir Yerel Seçimin Anatomisi

2019 yerel seçimlerinde büyükşehirlerde başarı sağlayan muhalefet, 2024 seçimlerine dağınık ve moralsiz giriyor.  ‘Dağınıklığı’ nispeten yeni olsa da ‘moralsizliği’ 2019 konjonktürü ile benzerlik taşıyor. İki seçim de cumhur ittifakının kazandığı genel seçimlerin hemen ertesinde yapılıyor. Moral üstünlüğü yine iktidarda. Muhalefet partileri bu seçime 2019 seçimlerinin aksine ‘özü başına’ giriyor. İYİP CHP’yle yol arkadaşlığını sona erdirdi; HDP ise (yeni adıyla DEM Parti) Batı’da AKP’ye kaybettirme stratejisini sorguluyor. Bu vaka analizinin amacı CHP büyükşehirlerde ittifak yapmadan kazanabilir mi (?) sorusunu cevaplamaktır. Bu soruyu cevaplamak için önceki yerel seçimlerdeki seçmen davranışlarını incelemek gerekiyor. Bu yazıda öncelikle yerel seçim arifesindeki iktisadi göstergelerden bahsedeceğim. Daha sonrada 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek yerel seçimlerin genel bir değerlendirmesini yapacağım.

İktisadi Veriler Kimin Lehine?

2019 seçimleri arifesinde, iktidar 2018 genel seçimlerine kadar izlediği genişleyici ekonomi politikalarını terk etmek zorunda kalmış, ortodoks politikalara dönüş yapmıştı. Kur krizi sonrası enflasyon yükselmiş fakat yüklü bir faiz artırımıyla enflasyon kontrol altına alınmıştı. Bu döngü bir kez daha tekrarlanıyor. 2023 genel seçimleri sonrasında ortodoks politikalara dönüş Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığına atanması ile vücut buldu. Fakat bu döngüde politika yapıcılar bir önceki döngüye kıyasla ‘frene’ daha yavaş basıyor. Daraltıcı para politikalarına, daraltıcı maliye politikaları henüz eşlik etmiyor. İktidar 2019’un tekrarlanmasını istemiyor. Türkiye ekonomisi 2024’ün ilk çeyreğinde 2019’daki gibi daralmayacak büyümeye devam edecektir. İşsizlik oranı ise büyüme ile ters orantılı olarak bir önceki seçim döngüsüne göre daha düşük kalacaktır. (Ekim itibariyle, TÜİK). Buraya kadar haberler iktidarın lehine.

2019’dan farklı olarak Türkiye 2024 seçimlerine yüksek çift haneli bir enflasyon ile girecek (2018 yıl sonu enflasyonu %20,3’ken 2023 yıl sonu tahmini %65,9 (TCMB)). Yüksek enflasyonun siyasi maliyeti merkezlerde (büyükşehirler) çevreye (il ve ilçeler) kıyasla daha fazladır. 2023 genel seçim sonuçları bu varsayımı desteklemektedir. İktidar, büyüme ve enflasyon arasındaki ödünleşmede, enflasyondan yana 2019’daki gibi kararlı bir duruş sergilememektedir. CHP, iktisadi rüzgârı 2019’daki kadar arkasına almış değil ama rüzgâra karşı mücadele edeceği de söylenemez.  Önden yüklemeli bir asgari ücret artışıyla düşük gelirlilerin alım gücünün seçime kadar korunacağını farz etsek bile, yüksek enflasyon (ve eriyen orta sınıf gelirleri) iktidara büyükşehirlerde güç kaybettirecektir. İktisadi hava durgun.

Yerel Seçimlerde Seçmen Davranışı

Seçmen asil, yerel yönetici ise vekildir.  Seçmenden vekalet alan yönetici bu yetkiyi 5 yıl süreyle kullanır. Seçim zamanı geldiğinde seçmen bir değerlendirme yapar; vekilin yetkisini yeniler veya vekaleti bir başkasına verir. Her asil-vekil sorunu örneğinde olduğu gibi (1) Asilin ve vekilin menfaatleri örtüşmeyebilir (2) Asil hakkaniyetli bir değerlendirme yapacak bilgiye ve/ya uzmanlığa sahip değildir. Asilin ne kadar başarılı olduğunu objektif parametrelerle ölçmek zordur. Vekil bütçe kısıtı nedeniyle tercihler yapmak zorundadır. Bu tercihlerde genelde kısa vade öncelenir. Kıt kaynaklar verimsiz kullanılabilir. Yerel yöneticinin yegâne başarı kriteri yeniden seçilebilmektir. Sandık başarısının asli belirleyicisi ise adayın seçmende yarattığı, yaratabildiği algıdır. Bu algı yaptığı iş kadar, yapılan işi nasıl anlattığı, kimliği, karakteri ve siyasi görüşü gibi etkenlerden beslenir. Özellikle iktidar ve muhalefet blokları arasındaki oy farkının az olduğu illerde yanlış aday kazanılacak seçimi kaybettirebilir.

Yerel seçim dinamikleri genel seçimlere göre farklılık gösterir. Aday önemlidir fakat yirmi bir yıllık AKP idaresindeki Türkiye, ortadan ikiye bölünmüş ve saflar sıkılaşmıştır. Kahir ekseriyetle, muhalefetin 2019’da kazandığı büyükşehirlerde seçmenlerin cumhurbaşkanlığı ve yerel seçim tercihleri örtüşmektedir (YSK). Adayın kendini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında mı yanında mı konumlandırdığı seçmen için önemli bir ölçüttür. Seçim dönemi yaklaştıkça iktidarın safları daha da sıkılaştıracağını ve bu politikanın en az iktidar kadar muhalefetin de işine yaradığını not düşmek gerekir. Erdoğan, Demirelvari bir kapsayıcılıkla kampanya yaparsa, muhalefetin işi zorlaşır. Muhalif partilerin tabanlarının asgari müşterekte buluşup buluşamayacakları seçimin kaderini belirleyecektir.

Adam Smith’in ‘Görünmeyen Eli’

Adam Smith piyasalara karışılmaması gerektiğini, ‘görünmeyen elin’ kaynakları en doğru şekilde tahsis edeceğini söyler. Seçimler de bir piyasa örneğidir. Benzer bir ‘görünmeyen el’, büyükşehirlerdeki muhalif seçmeni iktidarın karşısındaki en güçlü adayda birleştirebilmektedir. Muhalif seçmen makul ve kazanmaya yakın olan adayı, partisine bakmaksızın el yordamıyla defalarca seçmiştir. 2019 seçimlerine kadar ittifakı seçmen sandıkta yapmıştır. Dönemin muhalif partilerinin seçimlere ayrı girdiği 2009 ve 2014 seçimlerinde, muhalif seçmen kimi şehirde MHP’de kimisinde CHP’de birleşmiş iktidara kaybettirebilmiştir. 2019 seçimlerinde MHP iktidar bloğuna geçse de yanında bir tek Manisa’yı götürebilmiştir. Diğer büyükşehirleri (Adana ve Mersin) muhalefette kalmıştır. Bir şehrin ‘muhalif’ oluşu, yani 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a yüzde 50+1’i vermemesi, yerel seçimlerde muhalefet partilerinden birinin kazanacağı anlamına gelmez. ‘Görünmeyen el’ bazen çalışmayabilir (bkz. 2019 seçimlerinde kaybedilen ‘Hayır’cı iller). 2009, 2014, 2019 seçim sonuçlarını inceleyip, 2024 seçimlerine bir de bu gözle bakmak gerekir.

Karşılaştırmalı Analiz

Tablo 1. İktidar ve Muhalefetin Kazandığı Büyükşehir Belediyeleri

2009 2014 2019
İktidar 10 18 16
Muhalefet 6 12 14

Kaynak: YSK

Tablo 1’de iktidar ve muhalefet partileri arasındaki büyükşehir belediyesi dağılımları görülmektedir. 2009 ve 2014 seçimlerinde iktidar tek başına AKP’dedir, muhalefet bloğunu ise CHP, DSP, HDP ve MHP oluşturmaktadır. 2019 seçimlerinde ise iktidar paydaşları AKP ve MHP, muhalefet ise Millet İttifakı partileri ve HDP’dir. 2009 seçimlerinde iktidar 10, muhalefet 6 büyükşehir kazanmıştı. 2012’de çıkarılan 6360 sayılı kanun ile 14 il, büyükşehir statüsüne geçti ve sayı 30’a yükseldi. 2014 seçimlerinde AKP 18, muhalif partiler 12 belediye kazandı. 2019 seçimlerinde muhalif blok farkı kapadı. Tablo 2’de partilerin büyükşehir seçimlerindeki oy oranları ve kazanılan belediyelerin partiler arasındaki bölüşümü listelenmektedir.

Tablo 2. Karşılaştırmalı Oy Oranları ve Kazanılan Büyükşehir Belediye Sayıları

2009 2014
Sayı Yüzde Sayı Yüzde
AKP 10 42.2 18 45.5
CHP 3 32.4 6 31.0
MHP 1 12.4 3 13.7
DTP/BDP/HDP 1 4.3 2 5.4
SP 0 3.8 0 1.7
Diğer 1 4.9 1 2.9
Toplam 16 100.0 30 100.0

 

2019
Sayı Yüzde
AKP 15 44.1
CHP 11 29.1
MHP 1 5.2
DTP/BDP/HDP 3 4.2
İYİP 0 9.5
SP 0 3.3
Diğer 0 4.6
Toplam 30 100

Kaynak: YSK

2012 öncesi büyükşehir statüsünde olan illerin iktidar ve muhalefet partileri arasındaki bölüşümü Tablo 3’te görülmektedir. 2014 seçimlerinde bu illerin sadece 3’ünde kazanan bir başka parti oldu. Eskişehir ve Mersin muhalif blok içinde el değiştirdi. Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’le beraber DSP’den CHP’ye, Mersin MHP’ye geçti. İktidar ise elindeki illeri korudu ve muhalefetten Antalya’yı aldı. Bu noktada hakkaniyetli bir karşılaştırma için 6360 sayılı kanunu bir kez daha hatırlatmak gerekir. Bu kanun büyükşehir belediye sınırlarını il mülki sınırları olarak belirlemişti. Bu değişiklik, Antalya ve Ankara gibi AKP’nin kırsalda şehir merkezlerine kıyasla daha güçlü olduğu illerde AKP’nin lehine çalıştı. 6360 sayılı kanununun getirdiği demografik dinamiklere rağmen, muhalefet bloğu elindeki belediyeleri Antalya hariç koruyabildi. 2019 öncesi seçimler incelendiğinde, bugün CHP’nin yönettiği 11 büyükşehrin 9’unda, (Ankara ve İstanbul hariç) ‘görünmeyen el’in oyları Erdoğan karşıtlığı üzerinden birleştirebildiğini görüyoruz.

Tablo 3. El değiştiren Büyükşehirler (2009- 2014)

2009 2014 Değişim
İktidar
AKP Ankara Bursa Erzurum Gaziantep İstanbul +Antalya
Kayseri Kocaeli Konya Sakarya Samsun
Muhalefet
CHP Mersin İzmir Antalya +Eskişehir
MHP Adana +Mersin
DSP Eskişehir
DTP/BDP/HDP Diyarbakır

 

2019 seçimlerinde, cumhuriyet tarihinde ilk kez iktidar ve muhalefet blokları geniş kapsamlı bir ittifak yaptı. İktidar bloğunda AKP ve MHP tüm büyükşehirlerde, muhalefet bloğundaki CHP ve İYİP ise 27 büyükşehirde ortak aday gösterdi. HDP, Batı’da CHP’nin aday gösterdiği illerde aday göstermedi ve bu adaylara üstü kapalı destek verdi. Muhalif seçmen bloğu CHP adaylarında uzlaşabilirken, İYİP’e bırakılan büyükşehirlerde uzlaşma olmadı. 2019 seçimlerinde, muhalefet bloğu 14 büyükşehirde birinci oldu. Bunların 11’inde CHP, 3’ünde HDP kazandı. Bu ittifaklı ilk seçimde, muhalefet bloğu İstanbul’u, Ankara’yı ve Türkiye’nin tek salıncak vilayeti (bkz. swing state) Antalya’yı iktidardan aldı. Muhalefet, Türkiye’nin sosyokültürel ve iktisadi ağırlık merkezlerini hanesine yazarak, bu seçimin (Türkiye genelinde kaybedeniyken) kazananı oldu.

Tablo 4. El Değiştiren Büyükşehirler (2014-2019)

2014 2019 Değişim
İktidar
Ankara Antalya Balıkesir Bursa Denizli Erzurum +Manisa
Gaziantep İstanbul Kayseri Kocaeli Konya Malatya
Kahramanmaraş Ordu Sakarya Samsun Trabzon
Şanlıurfa
Muhalefet
Adana Aydın Diyarbakır Eskişehir Hatay Mersin +Ankara Antalya İstanbul
İzmir Manisa Mardin Muğla Tekirdağ Van

 

İstanbul ve Ankara’yı yönetmek, muhalefete özgüven ve siyaset alanı sağladı. 2024 seçimlerinin ‘kazananı’ da her şeyden önce bu iki büyükşehri kazanan parti olacaktır. 2019’da ittifakla kazanılmış Ankara, Antalya ve İstanbul’un muhalefet için yüksek riskli iller olduğunu not düşmek gerekir. Antalya, ittifaksız kazanabilen bir il olmakla birlikte (2009 seçimleri), CHP’yi zorlu bir seçim yarışı beklemektedir. Ankara ve İstanbul’un görev onayı yüksek başkanlar tarafından yönetiliyor oluşu bu illerdeki riski yönetilebilir seviyeye indirmektedir.

2009, 2014 ve 2019 yerel seçimlerinde, büyükşehirlerin büyük bir çoğunluğunun blok değiştirmediğini gözlemlemekteyiz. Bu illerin bugüne kadar blok değiştirmemiş olmaları, 2024 yerel seçimlerinde risk taşımadıkları anlamına gelmemelidir.  Muhalefet için de iktidar için de bu illerin bazılarında rekabetsizliğin getirdiği bir yorgunluktan ve ataletten söz edilebilir. Bu yorgunluğun emarelerini de yine son yerel seçimlerde bulmak mümkündür. AKP, 2009 ve 2014’te büyük bir oy farkıyla kazandığı Bursa’yı, 2019’da kıl payı kazanabilmiştir. CHP ise 2019 seçimlerinde, kalesi Muğla’da çok düşük bir oy oranıyla (%36) sandıktan birinci çıkmış, bir diğer kalesi Tekirdağ’da ise merkez ilçeyi AKP’ye kaptırmıştır. CHP’nin amiral gemisi İzmir’deki manzara-i umumiye, mevcut başkanın görev onayı hakkında soru işareti yaratmaktadır.

Sonuç ve Tartışma

28 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu; Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Mardin, Mersin, Muğla, Tekirdağ ve Van’da birinci olmuştur. Hatay ve Manisa’da Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun oyları birbirine çok yakındır. Teoride, Batı’daki büyükşehirlerde doğru adaylar ve doğru bir kampanyayla CHP’nin muhalif bloğu tek başına doldurması mümkündür. Fireler olacaktır ama ‘görünmeyen el’ oyları kahir ekseriyetle tahsis edecektir. Bugünün CHP’si 1990’ların ve 2000’lerin CHP’sinden farklı olarak toplumun her kesiminden oy alabilen bir merkez partidir. Genel başkanına (genel başkanına rağmen) %48’in eli gidebilmiştir, Ankara’yı ve İstanbul’u yönetmektedir. 11 büyükşehri koruyup, yanına Balıkesir, Denizli ve Manisa’yı eklememesi için hiçbir sebep yoktur. Uygulamada ise CHP’nin önündeki iki engelden bahsetmek gerekir.

Bunlardan birincisi muhalif seçmen bloğunun yaşadığı 2023 seçimi travmasıdır. Seçmen, 2023 genel seçim sonuçlarının ve sonrasındaki çözülme sürecinin yarattığı hayal kırıklığını henüz atlatamamıştır. Bu durum seçime katılım oranlarına tesir edebilir. Muhalif seçmenin önemli bir çoğunluğun son düzlükte İstanbul, Ankara ve hatta İzmir’i kazanmış bir AKP’nin yönettiği Türkiye’ye razı olmaması ve sandığa gitmesi muhtemeldir. Ne var ki CHP’nin hata yapma lüksü yoktur. Muhalif seçmeni ne yapıp edip sandığa getirmeli, önüne ehil adayları koymalıdır.

Asıl sorun, muhalif bloğun oylarını İYİP’siz CHP’nin tek başına konsolide edip edemeyeceğidir. Millet ittifakının ‘sol’ ayağını CHP, ‘sağ’ ayağını ise İYİP oluşturmaktaydı. İYİP’in üçüncü yola sevkiyle, CHP tek ayak üzerinde kaldı. İYİP’in varlığı CHP’yi HDP üzerinden sınava tabii tutanlara karşı kısmi bir koruma kalkanı görevi görüyordu. CHP’nin, söylem karmaşası yaratmadan, bu yeni reel politiğe uyum sağlaması gerekmektedir. Siyasetsiz siyasette ısrar etmenin götürüsü getirisinden fazla olacaktır.  İYİP açtığı üçüncü yolun taşlarını döşemek adına muhalefete muhalefet ederek, muhalif bloğu CHP’ye terk etmektedir. Doğru hamlelerle, İYİP’in ayrılığı CHP için bir fırsata bile dönüşebilir. CHP’nin muhalif bloğu özü başına temsil edebilmesi için ‘bazı konuları tarihçilere bırakmaması’, tavır alabilmesi gerekmektedir.


Not 1: Bir örnekle anlatmaya çalışacağım. Ya bütçesinde ağırlığı günü kurtaran harcamalara (istihdam, gelir transferi) verecektir ya da uzun vadede o şehre sınıf atlatacak altyapı ve üstyapı yatırımlarına başlayacaktır. Asil ve vekilin kısa vadede menfaatleri örtüşür, vekil kısa vadeci politikaları seçer ve asilden 5 yıl daha vekaleti alır. Fakat, bu yönetim biriminin alt yapısı da üst yapısı da çürümektedir. Uzun vadede büyüme potansiyeline ulaşamayacaktır. Kıt kaynaklarını kötü kullanmıştır.

Not 2: 2014, 2019 ve 2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri Cumhurbaşkanı Erdoğan lehine %52 ile bitmektedir. Muhalefet birleşse de ayrılsa da oyu %48’dir.

M. Anıl Doğan
M. Anıl Doğan
M. Anıl Doğan, 1987 yılında İzmir’de doğdu. 2005 yılında İzmir Amerikan Lisesi’nden, 2010 yılında Boston Üniversitesi’nden mezun oldu. Londra Ekonomi Okulu’nda (LSE) Siyasal Bilimler ve Siyasal Ekonomi üzerine yüksek lisans yaptı. 2021 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Ekonomi alanında doktorasını tamamladı. MEF ve İzmir Ekonomi Üniversitelerinde ekonomi dersleri vermektedir.

Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Diğer Yazılar