Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Tarih:

Ankara’daki Türkmen Aileler ile Röportaj Serisi (Seri 3: Üçüncü Aile): Irak Türkmenlerinin Statüsünden Kaynaklanan Problemler

Diğer Başlıklar

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

Ankara’daki Türkmen Aileler ile Röportaj Serisi (Seri 3: Üçüncü Aile): Irak Türkmenlerinin Statüsünden Kaynaklanan Problemler

Politika, İnovasyon, Tasarım ve Gelişim Merkezi (PİTGEM) kamuoyunun dikkatini Türkiye’ye sığınan Irak Türkmenlerine çekmek istemiştir. Bu nedenle Ankara’nın ilçelerinde yaşayan sekiz farklı Türkmen aileyle görüşülmüştür. Yapılan görüşmelerde yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış mülakat yöntemleri kullanılmıştır. Görüşmecilerin önemli bir kısmı erkektir. Türkmenler, genellikle daha geleneksel bir topluluk olduğu için, Türkmen kadınların yabancılarla aynı mekânda bulunması tercih edilmemektedir. Bu nedenle PİTGEM tarafından yapılan röportajlarda sadece birkaç kadın katılımcıyla görüşülebilmiştir. Türkmenler, Irak’taki olayların neticesinde Türkiye’ye sığındığı için hemen hemen tamamı “uluslararası geçici koruma” statüsüne tabi bulunmaktadırlar.

PİTGEM, Irak’tan gelerek Türkiye’ye sığınmış ve Ankara’da yaşayan Türkmen aileler ile yaptığı özel röportajları, bir röportaj serisi şeklinde yayınlamaktadır. Bu bağlamda, ilk Türkmen aile ile yapılan röportaj, “Ankara’daki Türkmen Aileler ile Röportaj Serisi (Seri 1: Birinci Aile): Irak Türkmenlerinin Sorunları ve Gelecek Planları” başlığı ile 15 Mayıs 2023 tarihinde yayınlamıştır.[1] Röportaj serisinin ikinci bölümü ise “Ankara’daki Türkmen Aileler ile Röportaj Serisi (Seri 2: İkinci Aile): Irak Türkmenlerinin Türkiye’den Beklentileri” ismiyle 23 Temmuz 2023 tarihinde PİTGEM okuyucularının takdirine sunulmuştur.[2] Röportaj serisinin bu üçüncü bölümünde yine bir Türkmen aile ile evlerinde yapılan röportaja yer verilmektedir. Üçüncü röportaj Telafer/Musul’dan Türkiye’ye sığınmış bir Türkmen aileyle yapılmıştır. Aile, Ankara’da ikamet etmektedir ve Yenimahalle ilçesine bağlı Demetevler semtinde yaşamaktadır. Röportaj yapılan üçüncü Türkmen ailesi, altı kişiden oluşmaktadır. Mülakat esnasında iki kişi sorulara cevap vermiştir. Katılımcıların birisi erkek, diğeri ise kadındır. Erkek katılımcı 37 yaşındadır. Kadın katılımcı ise 32 yaşında olduğunu beyan etmiştir. Diğer Türkmen ailelerin aksine, kadın katılımcı oldukça aktif bir şekilde röportaja katılmıştır. Söz konusu Türkmen ailede, hane dışından gelen erkekler söz konusu olduğu vakit eğer erkekler ailenin reisi tarafından biliniyorsa, kaç-göç adeti bulunmamaktadır. Üçüncü aile, dört çocuk sahibidir. Ailedeki bireylerin Türkçesi oldukça iyidir. Aile, Türkiye’ye yerleştikten sonra çocuk sahibi olmamıştır. Çocukların tamamı sadece Türkçe konuşmaktadır. Aile, Türkiye’ye yerleşmek amacıyla geldiği için çocuklara Arapça öğretme gereği duymamıştır. Çocuklar Arapça bilmemektedir.

Kadın katılımcı, erkek katılımcıya göre, daha akıcı bir şekilde Türkçe konuşmaktadır. Erkek katılımcının da Türkçesi oldukça akıcıdır. Ancak erkek katılımcının konuşma dilinde Kerkük şivesi daha belirgin bir şekilde hissedilirken kadın katılımcının ise İstanbul şivesine daha yakın bir konuşma üslubuna sahip olduğu söylenebilir. Kadın katılımcı, ortaokul mezunudur. Erkek katılımcının da ortaokul mezunu olduğu dile getirilmiştir.  Çocuklardan ikisi ilkokula devam ederken diğer çocukların ortaokul talebesi olduğu ifade edilmiştir. Tüm çocuklar, aile Irak’ta yaşarken dünyaya gelmiştir. Ankara’daki bazı Türkmen ailelerine nispeten ailenin çekirdek aile hüviyetine sahip olduğu iddia edilebilir. Evde sadece anne, baba ve dört çocuk yaşamaktadır. Ailedeki bireyler fotoğraflarının çekilmesine müsaade etmemişlerdir. Tüm aile, birkaç yıl öncesine kadar uluslararası geçici koruma statüsüne tabi imiş. Türkiye’deki tecrübelerini PİTGEM ekibiyle paylaşan aile, Ankara’ya ulaştıktan sonra çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Şu anda çocuklar özellikle sağlık hizmetlerinden faydalanamamaktadır. Ayrıca erkek katılımcı, kendisinin bilmediği bir sebepten dolayı üç ay boyunca tutuklandığını belirtmiştir. Aile şu anda Türkiye’de kaçak bir şekilde yaşamaya devam etmektedir.

 

Röportajın Özeti:

 

Önce Suriye’ye geçtik. Ama Suriye’de duramadık. Suriye’ye geçmemizin tek sebebi canımızı kurtarabilmekti.

 

“Telafer’den çıkmamız ve Suriye’ye vardıktan sonra Türkiye’nin hudutlarına ulaşmamız neredeyse üç ay sürdü.

 

O esnada gerektiği zaman yürümek zorunda kaldık. Yani hem arabayla hem de yayan olarak yol aldık.

 

Zaten bizi koruyan kimse yoktu ki.”

 

Bizi ne devlet korudu ne onun yerine geldiğini iddia eden IŞİD ne de Haşdi Şabi koruyabildi. Herkes birbiriyle savaşırken olan bize oluyordu.

 

Bize “Tek çareniz var. Evlerinizden çıkın. Burayı terk edin. Eğer kurtulmak istiyorsanız buradan çıkın. Malınızı mülkünüzü alın çıkın” dediler.”

 

Afrin’de egemen olanlar Suriyeli Kürtler yani YPG güçleri idi. Onlarda eğer para vermezsek yola devam etmemize izin vermiyorlardı. Yani parasız iş yapmıyorlardı.”

 

Türkmenleri kaçırmak için ellerinden geleni yaptılar. Amaçları Türkmenleri dağıtmaktı zaten. Amaçlarına da ulaştılar ve Telafer’i dağıttılar.

 

Bizim çoğu akrabamız Telafer’den kaçtı. Musul’da işi olan, vazifesi olan oraya gitti. Diğer Arap şehirlerine gidenler oldu. Ama Telafer’de hiçbir yakınımız kalmadı.”

 

Yol bizi mahvetti. O kadar uzun sürdü ki. O zamandan kalan resimlerimiz var. Ölü gibi görünüyoruz hepimiz.”

 

Yani bazı kapılar IŞİD tarafından tutulmuş vaziyetteydi. Üstümüzde hiçbir şey yoktu. Evden hiçbir şey almadan çıkmak zorunda kaldık.

 

Benim çalışma iznim yok. Geldiğimden beri kaçak çalışıyorum.”

 

Benim kızlarım zaten buraya çok iyi alıştı. Oğlan da öyle. Yani burada düzenli olarak okula gidiyorlar. Şimdi oraya gitsek her şeye yeniden başlamaları gerekecek. Arapça bilmiyorlar.”

 

Türkiye dışında yaşamak istediğimiz bir başka ülke yok.

 

Apartmandaki komşularımız gayet iyi insanlar. Komşuluktan son derece memnunum.”

 

“Hiç hâkim huzuruna da çıkmadım. Çıkarmıyorlar. Benim hakkımda beraat kararı da geldi. Ama neden sistem açılmıyor bilmiyorum.  Ben mahkemeyi hiç görmeden beraat geldi.”

 

Okullarda bazı veliler “Siz problem çıkarıyorsunuz. Çocuklarınız sorunlara sebep oluyor” diyorlar.  Biz bir şey yapsak da yapmasak da bizim üzerimize de bu sorunlar düşüyor.”

 

“Çocuklar dışlandıklarını düşünüyor.”

 

Röportajın Tam Metni:

Ankara’daki Türkmen Aileler İle Röportaj Serisi (Seri 3: Üçüncü Aile): Irak Türkmenlerinin Statüsünden Kaynaklanan Problemler

 

Öncelikle Politika, İnovasyon, Tasarım ve Gelişim Merkezi (PİTGEM) ile görüşmeyi kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ederiz. Biraz kendinizden bahseder misiniz? Irak’ta ne yapıyordunuz? Hangi bölge de yaşadınız? Türkiye’ye ne zaman geldiniz?

Bizi gördükleri zaman daha doğrusu Türkiye’ye ulaşmak isteyen Türkmenleri gördükleri zaman ellerinde ne varsa ne yoksa alıyorlardı”

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Irak’ta Musul/Telafer bölgesinde yaşıyorduk. Bizim tamirhanemiz vardı. Tamir işlerini yapardım. Değirmenim vardı. O değirmende bulgur ve un üretirdim. DAEŞ ile Haşdi Şabi arasında savaş çıkınca Irak’ta duramadık. Önce Suriye’ye geçtik. Ama Suriye’de duramadık. Suriye’ye geçmemizin tek sebebi canımızı kurtarabilmekti. Telafer’den çıkmamız ve Suriye’ye vardıktan sonra Türkiye’nin hudutlarına ulaşmamış neredeyse üç ay sürdü. O esnada gerektiği zaman yürümek zorunda kaldık. Yani hem arabayla hem de yayan olarak yol aldık. IŞİD’liler yolları tutuyorlardı. Bizi gördükleri zaman daha doğrusu Türkiye’ye ulaşmak isteyen Türkmenleri gördükleri zaman ellerinde ne varsa ne yoksa alıyorlardı. Bazı Türkmenleri ya da Türkiye’ye ulaşmak isteyenleri hapse atıyorlardı. Rakka’da IŞİD egemendi biz Türkiye’ye ulaşmaya çalışırken.

 

Irak’taki hayatınız Saddam Döneminde nasıldı? Hatırlıyor musunuz? Saddam Dönemi’nde Türkmenler ile rejim arasındaki ilişki nasıldı?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Saddam döneminde hayatımız güzel idi. Güzel idi hayat. Güvenlik vardı. Herkes yaşıyordu hayatını.

IŞİD’lilerin amacı Türkmenleri dağıtmaktı. Amaçlarına da ulaştılar ve Telafer’i dağıttılar

 

Saddam Rejimi’nin yıkılmasından sonra sizin için neler değişti?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Saddam gittikten sonra, savaş[3] çıktıktan sonra biz hiç gün görmedik.  Saddam gitti mi Iraklılar bitti! Her gün bir savaş çıkıyor. Her gün bir gürültü çıkıyor. Farklı taraflar arasındaki çatışmaların ortasında kalıyorsun. Kaçacak yer arıyorsun. İşte zaten en sonunda bu DAEŞ çıktı. Daha sonra Haşdi Şabi geldi. Milisler geldi. Her gün başımızın üzerinde bomba yağıyor. Komşularımız öldü. Çocukları zorlan kurtarabildik valla. Bu bombalar yağmur gibi yağardı. Bu bombalar yağmur gibi yağardı evlerin üzerine. Uçak gelirdi. Her seferinde beş-altı bombayı bırakır giderdi.  Hedefleri Türkmenleri kaçırabilmekti. IŞİD’lilerin amacı Türkmenleri dağıtabilmekti.

Türkmen-2 (32 yaş, kadın): Zaten bizi koruyan kimse yoktu ki. Bizi ne devlet korudu ne onun yerine geldiğini iddia eden IŞİD ne de Haşdi Şabi koruyabildi. Herkes birbiriyle savaşırken olan bize oluyordu. Eğer sen IŞİD’e katılmak istersen seni kabul etmezler. Yok Haşdi Şabi ile birlikte savaşmak istersen onlar da seni kabul etmiyorlar. Arada seni ezip döküyorlar. Öldürüyorlar. Kaçmaktan başka çaremiz kalmadı zaten. Bize “Tek çareniz var. Evlerinizden çıkın. Burayı terk edin. Eğer kurtulmak istiyorsanız buradan çıkın. Malınızı mülkünüzü alın çıkın” dediler. Türkmenleri kaçırmak için ellerinden geleni yaptılar. Amaçları Türkmenleri dağıtmaktı zaten. Amaçlarına da ulaştılar ve Telafer’i dağıttılar. Türkmenleri iki gruba ayırdılar zaten. Bizim çoğu akrabamız Telafer’den kaçtı. Musul’da işi olan, vazifesi olan oraya gitti. Diğer Arap şehirlerine gidenler oldu. Ama Telafer’de hiçbir yakınımız kalmadı.

Afrin’de egemen olan YPG güçleri idi. Eğer para vermezsek yola devam etmemize izin vermiyorlardı. Parasız iş yapmıyorlardı

 

Irak’tan Türkiye’ye nasıl geldiniz?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Irak’ı terk ettikten sonra önce Suriye’ye geldik. Daha sonra ise Türkiye’ye geçtik. Biz kaçak olarak Türkiye’ye girdik. Türkiye’ye girdiğimiz tarih yanlış hatırlamıyorsam 2017 idi. Evden hiçbir şey alamadan kendimizi yola attık. Kendi elbiselerimizi aldık bir. Bizi de neredeyse hapse atıyordu IŞİD. Biz Türkiye’ye Hatay’dan giriş yaptık. IŞİD bazı kapıları tuttuğu için çok uzun bir yol izlemek zorunda kaldık. Türkiye’ye ulaşıncaya kadar mahvolduk. Zaten Hatay’a kadar gerek yayan gerekse arabayla çok uzun bir yol katettiğimiz için üç ayda ancak gelebildik. Afrin’den geçerek geldik mesela. Daha o zaman Türk ordusu da Afrin’e gelmemişti. Daha Afrin’e operasyon yapılmamıştı. Afrin’de egemen olanlar Suriyeli Kürtler yani YPG güçleri idi. Onlarda eğer para vermezsek yola devam etmemize izin vermiyorlardı. Yani parasız iş yapmıyorlardı.

Türkmen-2 (32 yaş, kadın): Biz Türkiye’ye gelirken savaş hala yoğun şekilde devam ediyordu. Bazı yerlerden Türkiye’ye girebilmek imkansızdı. Yani bazı kapılar IŞİD tarafından tutulmuş vaziyetteydi. Üstümüzde hiçbir şey yoktu. Evden hiçbir şey almadan çıkmak zorunda kaldık. Sadece kendi elbiselerimizi aldık ve yanımızda birer çanta getirdik. Bir hafif çocuklara bir şeyler kaldırdık da. Ama yollarda yürürken çocuklar için aldığımız şeyleri de atmak zorunda kaldık. Buraya zor geldik. Evimizde her şeyimiz vardı. Çamaşır makinesi, televizyon, buzdolabı… Ama biz her şeyi bırakıp gelmek zorunda kaldık. Yol bizi mahvetti. O kadar uzun sürdü ki. O zamandan kalan resimlerimiz var. Ölü gibi görünüyoruz hepimiz. Ben zaten Türkiye’ye geldikten sonra uzun zaman hastaydım. Bir ay, iki ay hastalandım. Hastaneye gittim. Adam (eşinden bahsediyor) çalıştı ve hastane parasını ödedi. Kimlik filan yok. Biz Hatay’da hiç kalmadık. Doğrudan Ankara’ya geldik.

Türkiye’de Kızılay ve Ankara Büyükşehir Belediyesi biraz yardım etti. Onlar da kesildi. Başka yardımcı olan kamu kurumu ya da sivil toplum örgütü olmadı

 

Türkiye, bu süreçte size destek verdi mi?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Bize ilk yardım edenler Kızılay ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığıydı. Zaman içerisinde verdikleri hem parayı hem de gıda yardımını kestiler.

Türkmen-2 (32 yaş, kadın): Biz buraya geldikten sonra genel itibariyle bizi arayıp soran ya da bize yardım etmek isteyen birileri olmadı. Daha doğrusu bize ulaşmaya çalışan bir devlet görevlisi veya kamu kurumu olmadı. Biz bir yerleri aradık. Kimliklerimizi sordular. Kızılay şubesine uğradık. Bize Kızılay’dan maaş bağladılar. Bir yardım kartı verdiler. Ben ve çocuklarım ayda altı yüz lira aldık. Aynı zamanda bize verdikleri yardım kartıyla gıda temin edebildik. İşte sadece bunlardı. Ondan sonra Kızılay ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapılan bir ekmek yardımımız vardı (Katılımcı ekmek yardımı ile gıda kolisinden bahsetmektedir). Ancak daha sonra onu da kestiler. Biz devlet dışında hiçbir sivil toplum örgütü, vakıf, dernek ve cemiyet gibi şeylere ulaşamadık. Deniz Feneri’nin yardım listesine yazıldık. Onlardan birkaç kez yardım/maaş aldık. Bir kere de çocuklara elbise verdiler. Sonra onlar da yardımı kestiler. Onlarda bir senede iki kere maaş verdiler zaten. Neden kestiklerini bilmiyoruz. Yani suçumuz nedir sebebini bilemiyoruz.

 

Dil bariyerinden kaynaklı olarak ne gibi sorunlar yaşadınız?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Dil bariyeri ile ilgili bir sorun yaşamadık. Zaten çocuklar Arapça bile bilmiyor. Anadilleri ve tek dilleri Türkçe.

Benim çalışma iznim yok. Geldiğimden beri kaçak çalışıyorum”

 

Çalışma izniniz var mı? Sigortanız yapıldı mı?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Benim çalışma iznim yok. Geldiğimden beri kaçak çalışıyorum. Zaten benim şimdi kimliğim yok. Kimliğim olmadan zaten çalışma izni alamıyorum.

 

Burada hangi işlerde çalıştınız?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Ben geldiğimden beri sanayide çalışıyorum. OSTİM’de çalışıyorum. Irak’taki işimin aynısını yapıyorum.

 

Türkiye’de şu an vatandaşlık mı edindiniz? İkamet izni ile mi kalıyorsunuz?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Benim kaydım da Türkiye’ye ilk giriş yaptığımızda yapılmıştı. Türkiye’ye geldikten hemen sonra Göç İdaresi Başkanlığı’na müracaat ettik. Göç İdaresi Başkanlığı bize öncelikle altı ay süreli oturma izni verdi. Ayrıca benim de kimliğim vardı (Katılımcının kimlik derken bahsettiği evrak, uluslararası koruma statüsünde bulunan verilen bir tür belgedir). Altı ay boyunca bir sorun yaşamadım. Daha sonra Göç İdaresi Başkanlığı’na gittim. Sisteme giremiyorlardı. Yani sistemde “havada kalıyor” diyor. Kapalı olduğu için. Yani iptal. Biz şimdi kaçak konumundayız burada.

Türkmen-2 (32 yaş, kadın): Biz oturma iznini aldık zaten. Nüfusta kaydımız var (Nüfus diyerek kadın katılımcının belirttiği kamu kuruluşu Göç İdaresi Başkanlığı’dır). Benim ve çocuklarımın oturma izni var. Ama eşimin oturma izni kapandı. İlk girdiğimiz andan sonra eşime de altı aylık bir oturma izni vermişlerdi. Ama ondan sonra kocamın oturma iznini yenilemediler. İlk altı ay için kimlik alabildi. Aslında nüfusta da adı çıkıyor. Bizim adımızda nüfusta çıkıyor. Bizim kayıtlarımız da daha sonra kapandı. Şu anda ne olduğunu bilmiyoruz. Daha fazla uğraşamadık.  Gittik daha sonra önce eşim ile ilgili sisteme girilemiyordu.  Şimdi ise kimsenin sistemine girilemiyor. Kayıtlar görülüyor. Ama yeni işlem yapılamıyor.

Türkiye dışında bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Çocuklarımız Arapça bilmiyor

 

Türkiye dışında gitmek istediğiniz bir ülke var mı?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Türkiye dışında yaşamak istediğimiz bir başka ülke yok.

 

Irak’a dönmek gibi bir isteğiniz var mı?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Öyle bir isteğimiz bulunmuyor.

Türkmen-2 (32 yaş, kadın): Yani şu anda benim öyle bir niyetim hiç yok. Benim kızlarım zaten buraya çok iyi alıştı. Oğlan da öyle. Yani burada düzenli olarak okula gidiyorlar. Şimdi oraya gitsek her şeye yeniden başlamaları gerekecek. Arapça bilmiyorlar. Arapça anlaşamazlar ki. Çocuklar hiç Arapça bilmiyorlar. Ama ben ve eşim biliyoruz.  Irak’a dönme gibi bir isteğimiz bulunmuyor. Çocuklar burada aynı zamanda Kur’an kursuna da gittiler. Biz tabi Arapça bildiğimiz için çocukları evde Kur’an çalıştırmıştık. O yüzden daha rahat öğrendiler. Ama onun haricinde Arapça bilgileri bulunmuyor.

Bize karşı insanlar biraz hırçın olabiliyor. Dışlıyor bazıları. Niye gitmiyorsunuz diyorlar”

 

Peki, şu an yetkililerden bir talebiniz var mıdır?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Bizim Türkiye’den en öncelikli talebimiz kayıtların tekrar açılması. Buradaki en büyük sıkıntımız o. Sebebini de bilmiyoruz.

 

Türkiye’deki Irak Türkmenlerinin yaşadığı zorlukları bizimle paylaşır mısınız? Türkiye de bulunan Irak Türkmenlerine ilişkin bir sivil toplum kuruluşu bulunuyor mu? Ve ne gibi faaliyetleri var?

Türkmen-2 (32 yaş, kadın): Bize karşı insanlar biraz hırçın olabiliyor. Dışlıyor bazıları. Niye gitmiyorsunuz diyorlar. Bu konularda bazı kadınlar problem yapabiliyorlar. Okullarda bazı veliler “Siz problem çıkarıyorsunuz. Çocuklarınız sorunlara sebep oluyor”  diyorlar.  Biz bir şey yapsak da yapmasak da bizim üzerimize de bu sorunlar düşüyor. Sadece bu durumdan şikayetçiyiz.  Normal hayatımızda aynı Türkiye’deki Türkler gibi. Çalışan bir şekilde yaşıyor. Çalışmayanlar zorlanıyor.

Üç ay hapiste kaldım. Tam sebebini bilmiyorum

 

Türkiye’deki Irak Türkmenlerinin yaşadığı zorlukları bizimle paylaşır mısınız?

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Kayıt yaptırmaya gittiğimiz zaman aslında size de konuşma esnasında söylediğimiz her şeyi polise de bildirdim. Nasıl geldik, nereden geldik, hangi zorluklarla karşılaştık söyledim. Polise verdiğim ifadenin bir örneği bende de vardı zaten. Mesela burada bir olaya karıştım mı, kimseyi tehdit ettim mi hepsine cevap verdim. Ama bunların hiçbiri yaşanmadı. Hiç hâkim huzuruna da çıkmadım. Çıkarmıyorlar. Benim hakkımda beraat kararı da geldi. Ama neden sistem açılmıyor bilmiyorum.  Ben mahkemeyi hiç görmeden beraat geldi.  Hiç hâkim karşısına çıkmadan önce beraat kararı geldi daha sonra kapanma (Katılımcının kapanma ile bahsettiği adli önlem, belli bir süre için tutuklanmasına karar verilmesidir) geldi. Şimdi bazen oradakiler karşı işler yapıyorlar. İçlerinden kötü birine denk gelirsen, Allah korusun, işte böyle kalırsın. Beraatım çıktı, ondan sonra böyle karar çıktı.

 

İkinci oturum izni başvurusunda mı sorun çıktı? Neler yaşadınız?

İlk oturma iznim dolduktan sonra oturma iznimi yeniletmek için Göç İdaresi Başkanlığı’na gitmiştim yine. Ben orada beklerken sistemi açtılar. Sonra iki tane polis çağırdılar. O polisler beni karakola götürdü. Daha sonra Göç İdaresi Başkanlığı’ndan bana sorulan soruların aynısını sordular. Nereden gelmişsin gibi. Ben de Irak’tan Suriye’ye sonra Suriye’den buraya diye bir bir anlattım. Daha sonra bana bir imza attırdılar bir kâğıda. Beni gönderdiler Kayseri’ye bir hapishaneye.  Orada üç ay kaldım. Orada en kısa kalınan süre üç aydır. Yani derece derece kalıyor insanlar. Üç ay, altı ay, sekiz ay, on iki ay. Süren dolar çıkarsın. Beni üç ayda serbest bıraktılar. Üç buçuk aydan sonra beni bir daha Ankara’ya gönderdiler. Bana bir gözetim kâğıdı verdiler. Kimliği aldılar ve iptal ettiler. Kaç kere Göç İdaresi Başkanlığına müracaat ettim bilmiyorum. Beni hep reddettiler. En sonunda benim yüzümden ailemi de reddettiler. 2019 senesinde birçok ailenin kimlikleri düzenlendi ve gönderildi. Orada bana yine ret geldi. Sadece ben olsam yine sıkıntı yoktu. Faturalar söz konusu olduğunda da bazı sorunlar yaşadık. Benim kaydım kapatılınca eşimin üzerine aldık faturaları. Doğalgaz, elektrik ve su hepsi eşimin üzerinde şu anda. Ama bunların tamamı özel firma olduğu için şu an sorun yok. 4-5 sene önce açtık.

Türk halkından bir beklentimiz yoktur. Buradaki komşularımızdan memnunuz

 

Türk halkından ve devletten gerekli desteği gördüğünüzü düşünüyor musunuz? Topluma adaptasyon sağlama anlamında Türk halkı ile nasıl bir ilişkilenme biçiminiz oldu?

Türkmen-2 (32 yaş, kadın): Türk halkından da herhangi bir beklentimiz bulunmamaktadır. Apartmandaki komşularımız gayet iyi insanlar. Komşuluktan son derece memnunum.

 

Bu özel sohbet için teşekkür ederiz. Bundan sonraki hayatınızda sağlık, huzur, başarı ve kolaylıklar diliyoruz. 

Türkmen-1 (37 yaş, erkek): Sesimizi duyurabilmek çok güzel bir his. Teşekkürler geldiğiniz için.

Türkmen-2 (32 yaş, kadın): Çok sağ olun. Her zaman bekleriz.

 

NOT-1: Ankara’da yaşayan Türkmen aileler ile röportajlarımız, röportaj serisinin dördüncü bölümünde bir başka Türkmen aile ile devam edecektir.

NOT-2: Çocuklar röportajdan sonra yapılan sohbetler esnasında ayrımcılıktan
bahsettiler. Arkadaşlarıyla aralarındaki ilişkilerde Irak’tan gelmiş olmaları çok
ciddi bir mesele haline gelmiş. Çocuklar arasında bir kutuplaşma söz konusu.
Türkiyeli Türkler, genelde Irak’tan gelen Türkmenleri dışlama eğilimindeler.
İlkokula giden çocuklar böyle bir sorunla karşılaşmadıklarını belirtmişlerdir. Ancak ortaokula giden çocuklar, dışlandıklarını belirtmiştir. Türkmenlerin en yakın
arkadaşları genelde ya Türkmenler ya da diğer Iraklılar olmaktadır.

 

DİPNOTLAR:


[1]https://pitgem.org/2023/05/ankaradaki-turkmen-aileler-ile-roportaj-serisi-seri-1-birinci-aile-irak-turkmenlerinin-sorunlari-ve-gelecek-planlari/

[2] https://pitgem.org/2023/07/ankaradaki-turkmen-aileler-ile-roportaj-serisi-seri-2-ikinci-aile-irak-turkmenlerinin-turkiyeden-beklentileri/

[3] Katılımcı tarafından belirtilen savaş, New York’ta yer alan İkiz Kulelere yönelik saldırılardan sonra Amerika Birleşik Devletleri tarafından yapılan operasyonlar kapsamındadır. Saddam Hüseyin’in elinde kimyasal silahların bulunduğunu iddia eden ABD, Afganistan’daki Taliban yönetimine düzenlendiği 2001’deki operasyonlardan sonra, bu sefer istikametini Irak’a çevirmiştir. 2003’te ABD ve İngiltere önderliğindeki çok uluslu koalisyon Irak’ı işgal etmiş ve Saddam Hüseyin’i devirmiştir. Bu savaş, II. Körfez Savaşı olarak adlandırılmaktadır.

Bültenimize Abone Olun

En son haberler ve özel duyurulardan haberdar olmak için abone olun

Diğer Yazılar